İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında sona ermekte olan 2024 yılına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kavuncu, şunları söyledi:
"Çok zor bir süreç geçirdik 2024 yılında, Türkiye her geçen gün daha da zorluğun ve yokluğun içine itildiği bir dönemde. Türk Dil Kurumu 2024 yılının kavramı olarak ‘Kalabalık yalnızlık’ ifadesini seçmiş. Biz de, AK Parti için 2024 yılının kavramı da ‘İstikrarsızlık’ olmalı diyoruz. Sözde ‘istikrar sürsün, Türkiye büyüsün’ anlayışına dayanan iktidar, istikrarsızlığı bir politika haline getirmiş ve Türkiye’yi de yerinde tutmak için elinden gelen her şeyi yapar durumdadır. Her alanda korkunç bir belirsizlik, beraberinde de istikrarsızlık var. Okulları temizlemeyen bir iktidarın istikrarla ne alakası olabilir! Hastanelerde vatandaşlarımız randevu almakta zorlanıyor. Türkiye 90’lı yılların da gerisine gitmiş durumda. Yenidoğan bebeklerin göz göre göre bir çete eliyle ölüme gittiği bir ortamdan bahsediyoruz.
"Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yetkisi suistimal edilir hale gelmiş"
Kanun tekliflerinde de gördük bunu, mesela bir etki ajanlığı yasası gelmişti. Tepkiler üzerine bu yasa geri çekildi. Muhalefet olarak kendimizi ifade edebildiğimiz, etki ajanlığındaki gibi muvaffak olabildiğimiz maddeler olduğu kadar maalesef bütün mücadelelerimize rağmen mesela sokak hayvanları kanununda arzu ettiğimiz neticeyi almadık. Gene bu süreç içerisinde bize göre istikrarsızlığın, savrukluğun bir başka göstergesi olan Cumhurbaşkanı Kararnameleri ile Anayasa’ya aykırılık üzerine Meclis’e gelen birçok kanun teklifinin mevcut olduğunu gördük. Geçtiğimiz gün Meclis’e gelen 30 maddelik kanun teklifinin yarıya yakını Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle yayınlanmış olan ama Anayasa Mahkemesi tarafından ‘bu kanunların Meclis’ten çıkması’ gerekçesiyle Meclis’e gelmiş kanunlardı. Cumhurbaşkanlığının bir kararıyla alınan kararlar fiili olarak yürürlüğe giriyor ve belki de 1 yıldan fazla yürürlükte olan bu kanunlar Meclis’e geliyor ve onaylanması isteniyor ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yetkisi suistimal edilir hale gelmiş.
"‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ gibi abuk bir teorinin peşinden giden hiçbir şekilde bunun bedelini ödemiyor"
Bu istikrarsızlığı ekonomi alanında çok yaşadık. Daha dün asgari ücretle ilgili bir açıklama yapıldı ve bu açıklama hepimizi şok etti. Bu asgari ücretle Türkiye şartlarında geçinebilmek mümkün değil. Merakla hepimiz emekli zamlarını bekliyoruz. Yıllarca emek vermiş, torununa harçlık vermek isteyen başka hiçbir ilgili taraf yok, bununla ilgili nasıl bir karar alınacak merakla bekliyoruz. Enflasyonla mücadele kapsamında bir program uygulanıyor ve maalesef bu mücadelenin müsebbibi olan saray, ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ gibi abuk bir teorinin peşinden giden ve bugünkü enkazı yaratanlar hiçbir şekilde bunun bedelini ödemiyor. Bedeli ödeyenler garibanlar, emekliler, çalışanlar. Bari emekli maaşlarıyla ilgili beklentileri karşılayacak adım atılsın ümidimizi muhafaza ediyoruz.
"Oy hırsızlığı yapan milletvekilleri..."
Oy hırsızlığı yapan milletvekilleri gördük. Seçimlere gireceksiniz, seçmen size ‘Benim adıma muhalefet et’ diyecek fakat bir müddet sonra iktidar partisine geçeceksiniz... Muhalefet partisi içinden seçilip iktidara gitmek kabul edilebilir değil. Hangi partiden seçilirseniz seçilin başka bir partiye gitmek de eğer oy aldığınız seçmene bunun gerekçelerini net anlatamıyorsanız da bunun adı oy hırsızlığıdır. Gazetecilerin tutuklandığını gördük. Birçok kişi sadece korkutmak ve sindirilmek için gözaltına alındılar. Bütün bu tutuklamalar iktidar için muhalefet eden sesleri susturmak için atılmış adımlardır.
"HTŞ’nin terör örgütü olarak kabul edilmesinin engelleneceği veya başka bir ifadeye bürüneceği bir süreç işletiliyor"
Suriye’de bir fetih havası estiriliyor. Yine akıldan, mantıktan uzak bir slogancılığın içine itiyorlar Türkiye’yi. HTŞ’yi terör örgütü olarak kabul etmiş bir ülke Türkiye. Deniyor ki, ‘HTŞ bir terör örgütü olarak kabul edilmiştir. Orada bir fiili durum var ve biz bu fiili durumu görüyoruz ve hukuki süreci işletiyoruz.’ Yani HTŞ’nin terör örgütü olarak kabul edilmesinin engelleneceği veya başka bir ifadeye bürüneceği bir süreç işletiliyor. Burası bir hukuk devleti, böyle bir hukuki sürecin işlediği ortamda bir ülkenin Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı’nın ve Dışişleri Bakanı’nın daha bu süreç tamamlanmadan fiili durumun yaratıcılarından birisiyle aynı arabada görüntü vermesi bir hukuk devletine yakışır mı yakışmaz mı?"
"Bir terör örgütü başından medet ummak Türkiye’yi bambaşka bir sürece sokar, bu çıkmaz bir yoldur"
Kavuncu ayrıca, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim'de Meclis'te yeni çözüm sürecine ilişkin yaptığı çağrı sonrası İmralı'da gerçekleştirilecek ziyarete ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
"İktidarın FETÖ terör örgütüyle beraber yol yürüdüğünü net olarak biliyoruz. Ortadoğu’da fiili durum diyerek resmi olarak kabul ettikleri ama daha önce terör örgütü dedikleri gruplarla nasıl bir arada yürüdüğünü, daha önce dostum dedikleri, sonradan terör örgütü ilan ettikleri yapıları da gördük. PKK terör örgütünün başına da ne kadar ilgi duyduklarına da şahit olduk. İmralı’dan talimat aldığımız ifadelerini de bu sorunun öznesi olan kişilerin bizlere söylediğini de gördük. Sonra birden umut hakkından bahsedilmeye başlandı, Abdullah Öcalan’ın Meclis’te konuşulması gibi bir konu gündeme geldi. Bir terör örgütü başından medet ummak Türkiye’yi bambaşka bir sürece sokar, bu çıkmaz bir yoldur. Elinde silah tutan bir terör örgütü olduğu sürece yapacağınız hiçbir müzakere sonuca ulaşmaz."