İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, "Gazi Meclis'te teröristbaşının ismiyle yan yana anmak durumunda kalıyoruz. Mangal partilileriyle, bu tür isimlerle bunları yan yana alarak milletten kopuk olayları yaşayan bir Meclis olarak görüntü veriyoruz. Meclisi hakkı ve iradesi gasp edilen tutuklu bir milletvekiliyle andırıyoruz. Bu Meclisi mahalle kavgalarıyla, yumruklaşmalarla andırıyoruz millet nezdinde. Bu ülkenin aziz şehitlerine, kurucu kadrosuna büyük bir zulümdür bu, üzerimizde milletin ve tarihin sorumluluğu var" dedi.
AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş'un başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, TBMM, Kamu Denetçiliği Kurumu ve Sayıştay'ın bütçeleri üzerine görüşmeler sürüyor.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un da katıldığı komisyonda, muhalefet milletvekilleri bütçe üzerine konuşuyor. İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, komisyonda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Yıllar geçtikçe -maalesef bunu söylemek durumunda kalıyorum- her anlamda etkinliği düşen ama bütçesi -ki diğer bakanlıklarla kıyasladığınızda- 2 katına çıkmış olan TBMM bütçesiyle karşı karşıyayız. Her ne kadar, rakam olarak diğer bakanlıklarla kıyaslanamayacak kadar küçük olsa da ortalama yüzde 33 artışın olduğu bir yerde TBMM bütçesi, 2025 yılı için planlanan bütçe yüzde 87 oranında artış gösteriyor.
Haftalardır son derece tehlikeli bulduğumuz, Anayasa'da yapılmış 'millet' tanımını idrak edememiş anlayışların yapmış olduğu, vermiş olduğu beyanlar var. Israrla 'Türk' lafzını ve 'Türk' kelimesini bir etnik kimlikmiş gibi dayatmaya ve lanse etmeye kalkışan bir zihniyet var. Bu, bizim bir asırdır uzakta kalmayı becerdiğimiz, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet sayesinde o Ortadoğu bataklığına girmememizin en büyük sebebidir. Bu kavramlarla oynamayın. Üzerine yemin ettiğiniz Anayasa'da bu tanım var, bir millet tanımı var.
"Soru önergeleri altı ay önce dikkate alınmış olsaydı belki bugün kaybolan hayatları konuşmuyor olacaktık"
Bakın, ne kadar önemli, bir örnek vereceğim size: Turhan Çömez, mevkidaşım, Sağlık Bakanlığı'na soru önergesi vermişti -bakın, işin hassasiyetini, canları kurtarabilmemizin imkânını nasıl elde ettiğimizi bilmeniz açısından söylüyorum- ve vermiş olduğu bu soru önergesinde hastanenin ismini vererek, İstanbul'daki hastanenin adını vererek yenidoğan çetesinden bahsetti bundan yedi ay önce. Bu da bir soru önergesiydi. Ne oldu? Yüzlercesi, binlercesi cevaplanmadığı gibi buna da herhangi bir cevap verilmedi. Dikkate alınsaydı, o gün, altı ay önce dikkate alınmış olsaydı belki bugün biz bu skandalları, bu kaybolan hayatları, bu kaybolan canları konuşmuyor olacaktık. Soru önergeleri çok çok önemlidir. Bir bakanlığa kritik bir soru soruyorsunuz, cevaplayan da sırf cevaplamış olmak için cevaplıyor; keşke yanıma örneklerini alsaydım, sorduğumuz soru ile verilen cevabın hiçbir alakası yok.
Verilen araştırma önergelerinin sadece yüzde 1,8'i gündeme alınmış Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde ama bunların çoğu da birleştirilen araştırma önergeleri. Başkanımızın vermiş olduğu rakam farklıydı, ben araştırma önergelerinden bahsediyorum yani sizin söylediğiniz rakama karşılık olsun diye verdiğim bir rakam değil. Bu araştırma önergelerinin, her bir partinin vermiş olduğu araştırma önergelerinin sadece yüzde 1,8'i gündeme alınmış, o da ancak ortaklaşılanlar yani bir arada oturup, konuşup biz bunu çıkaralım diyebildiklerimiz. Tabii, hepsi kabul edilsin demiyoruz. Burada bir çarpıklığı gündeme getiriyorum. 100 tane verilmiş, 1,8'i; bunların tamamı da mutabakatla kabul edilmiş. Etkin olmasını istiyorsak bu oranı gelin, yüzde 5'e çıkaralım, yüzde 10'a çıkaralım. Muhalefetin verdiği bazı araştırma önergelerine iktidar özgüven göstersin.
"Bütçe dediğiniz şeffaftır, denetlenebilir, açık olmalıdır"
Şimdi, daha önce değindiğimiz bir başka konu, etkin ve kapsamlı bir çalışma sürecini yaşamıyor Meclis dedik. Tabii maalesef, ilk 4 maddeyle ilgili Meclis Başkanımızın beyanları oldu; tabii daha önce de düzeltti, bugün de bir kez daha dedik ki: 'Anayasa'nın ilk 4 maddesi konuşulmadan, tartışılmadan Anayasa'yla ilgili değişiklikler, müzakereler üzerinde durulabilir.' Gazi Mecliste teröristbaşının ismiyle yan yana anmak durumunda kalıyoruz. Bugün milletimize, bize, kendilerine ait olan bu Meclisi mangal partilileriyle, bu tür isimlerle bunları yan yana alarak milletten kopuk olayları yaşayan bir Meclis olarak bir görüntü veriyoruz. Meclisi hakkı ve iradesi gasp edilen tutuklu bir milletvekiliyle andırıyoruz, Can Atalay konusundan bahsediyorum. Bu Meclisi mahalle kavgalarıyla, yumruklaşmalarla andırıyoruz millet nezdinde. Ufacık bir olaydır ama milletin aklında bunlar kalıyor. Bu ülkenin aziz şehitlerine, kurucu kadrosuna büyük bir zulümdür bu, üzerimizde milletin ve tarihin sorumluluğu var.
Şurası çok önemli ve dikkat çekici: Son dönemde tüm kamu kuruluşlarındaki bütçelerde artış oranı yüzde 33. Ana artışın personel ve personel primleriyle yani SGK primleriyle ilgili olduğunu görüyoruz. Şimdi, burada benim merak ettiğim bir konu var: Personel mi artacak? Yüzde 80'lik bir artış oluyorsa ve Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesi içerisinde en büyük payı alan yüzde 60 küsurla personel gideri ise ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçesi yüzde 80 artarken personel gideri ve personele bağlı olarak ödenen vergilerin oranı neredeyse 2 katına çıkıyorsa burada açıklanması gereken izaha muhtaç bir durum var. Geçmiş dönem enflasyon oranını alarak personele maaş zammı yapacaksanız bu oranın yüzde 50'de kalması lazım, öngörülen enflasyona göre zam yapacaksınız yüzde 25'lerde kalması lazım. Yüzde 144'lere çıkan bu artışın sebebi nedir? Kaç eleman alınacak? Kaç kişi alınacak? Nereye alınacak? Çünkü eleman sayısını da 2'ye katlanıyor olması lazım. Meclis Başkanlığı'nın İnsan Kaynakları'na da sordum bunu 'Kaç kişi çalışıyor Mecliste? Kaç tane eleman alınacak? Bununla ilgili bize bir cevap verir misiniz' diye. Daire Başkanı herhangi bir cevap vermedi ya da vermek istemedi ya da veremedi, bilmiyorum; bunun açık olarak, net olarak ortaya konulması gerekiyor. Şeffaflık şart. Bütçe dediğiniz şeffaftır, denetlenebilir, açık olmalıdır; hele de milletin, memleketin parasıyla ilgili bir adım atıyorsak bu şeffaflığı, bu açıklığı, bu netliği de çok net olarak göstermek zorundayız diyorum."