Çin yönetiminin Doğu Türkistan’da Müslüman Uygurlar, Kazaklar, Kırgızlar ve diğer Türk topluluklarına yaptığı soykırım ilk kez bağımsız uluslararası bir mahkemede ele alınıyor. Birleşik Krallık’ın başkenti Londra’da 4-7 Haziran’da ilk duruşması bugün başlayan Uygur Mahkemesi’nde, Doğu Türkistan’daki Çin zulmünün detayları raporlar ve tanıklıkların beyanları dikkate alınıyor. Çin’in Doğu Türkistan’daki toplama kamplarının şahitleri,yaşadıklarını mahkeme önünde anlatıyor.
Uygur Hareketi bir basın açıklaması yaparak, Birleşik Krallık’ta yapılacak olan Uygur Mahkemesi’nin soykırım ve insan hakları ile mücadele açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu duyurdu. Açıklamada yer alan bilgilere göre, Çin’in Uygur Soykırımı’nın tanıklarının hikayelerini ve açıklamaları, bugüne kadar ortaya çıkmış kanıtlarla birlikte incelenme imkanına sahip olacak. Bu sayede yıllardır yurt dışında yaşarken ailelerinin Çin Komünist Partisi’nin baskısı ve zulmüne karşı elleri kolları bağlı beklemek zorunda kalan mağdurlar, ilk kez uluslararası bir mahkeme ile Çin’in insan hakları ihlallerini dünyaya duyuracak.
2020 yılının Haziran ayında Dünya Uygur Kurultayı’nın Başkanı Dolkun İsa, Sir Geoffrey Nice QC’ye Doğu Türkistan’da yaşanan soykırımı araştırması için bağımsız bir mahkeme kurulması talebinde bulunmuştu. Bu talep üzerine Soykırıma Müdahale Koalisyonu’nun yardımıyla 3 Eylül 2020’de mahkeme kuruldu.
TOPLAMA KAMPI MAĞDURU DOĞU TÜRKİSTANLILAR, YAŞADIKLARINI ANLATIYOR
Londra’da 4-7 Haziran 2021 tarihleri arasında yapılacak Uygur Mahkemesi’nın ilk duruşmaları Westminister’de Church House Konferans Merkezi’nde yapılacak. Duruşmalar Youtube ve Twitter üzerinden canlı olarak yayınlanacak. İkinci duruşma ise 10-13 Eylül tarihlerinde yapılacak. Mahkemenin duyurulacağı internet sitesi ve sosyal medya hesaplarına Çin tarafından yoğun siber saldırılar gerçekleştirildi. Bugün başlayan duruşmalarda, Doğu Türkistanlı kamp mağdurları yaşadıklarını anlatıyor.
Uygur Mahkemesi, bağımsız bir yargı olmanın gereği olarak Çin Komünist Partisi yetkililerini de iddialara cevap vermek üzere mahkemeye davet etti. Ancak Çin tarafı, temsilcilerini mahkemeye gönderip iddialara cevap vermek yerine Uygur Soykırım Mahkemesi’nin meşruiyetine leke düşürmeye çalıştı ve bu süreci “kendi iç işlerine müdahale” olarak tanımladı. Pekin hükümeti bununla da yetinmeyerek, Uygur davasının savunucularını zora sokmak için onların masum yakınlarını misilleme olarak hedef aldı. Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Dolkun İsa’nın kardeşi Hushtar İsa’yı ömür boyu hapse mahkum etti. Uygur Mahkemesi’nde tanıklık yapacak isimlerden Dolkun İsa, Çin’in attığı bu insanlık dışı hareketine ilişkin olarak şu açıklamayı yaptı:
“Bir halkın yok edilmesine izin vermeyeceğimizi açık bir şekilde beyan etmek hem benim hem de bütün insanlığın sorumluluğudur. Hedefe konulsak ta, taciz edilsek de ailemize suçlu muamelesi yapılsa da boyun eğmemeliyiz. Misilleme yapılıyorsa bu Uygur davasına sahip çıkanların suçu değil, insan yaşamına ve onuruna saygı göstermeyen, bizi yok edilmesi gereken bir engel olarak gören rejimin suçudur. Biliyoruz ki konuşmazsak tutuklamalar, kayıplar ve acılar dinmez. Ne zaman ki bütün dünya bunu talep edecek o zaman bu ıstırap sona erecek. Bu mahkemede tanıklık yaparak tüm dünyaya Doğu Türkistan’da yaşanan zulmü ve Çin’in gerçek yüzünü göstereceğiz.”
Doğu Türkistan’daki soykırıma tanıklık edecekler de mahkeme öncesinde Çin istihbaratı tarafından tehdit edilirken, Pekin hükumeti onların aleyhine ağır bir propaganda başlattı. Çin’in tanıkları yıpratmaya yönelik bu çabası, Uygur Mahkemesi’nin önemini bir kez daha ortaya koydu. Bu tanıklıklara sahip çıkan Uygur Hareketi onları bu cesur davranışlarından dolayı tebrik etti. Uygur Hareketi’nin İcra Direktörü Rushan Abbas da hem kız kardeşi Dr. Gulshan Abbas hem de eşi Abdulhakim İdris’in tüm aile fertlerinin Çin tarafından kaçırılmasına ilişkin tanıklık yapacak. Rushan Abbas, konu hakkında şu açıklamayı yaptı:
“Uygur halkının haklarının duyurulması için tarihi fırsattır ve hakikatlerin ortaya çıkacağı kapılar açılacaktır. Bu kapıları sonuna kadar açarak bütün detaylı incelemelerle yaşadıklarımızı anlatacağız. Dünyanın her yerindeki insanlar Çin rejimini işlediği Uygur soykırım suçuna dair tanıklıkları duyabilecek. Umarız uluslararası toplum bu soykırımı sona erdirebilmek için neler yapabileceğini bir kez daha düşünür.”