Cumhurbaşkanı  Erdoğan, TÜSİAD'ın açıklamalarına, "Eski Türkiye'de iktidara ayar veriyorlardı, biz buna dur dedik. TÜSİAD açıklamalarıyla haddini aştı" sözleriyle tepki gösterdi. 

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan'a soruşturma TÜSİAD Başkanı Orhan Turan'a soruşturma

TÜSİAD yönetiminin açıklamaları sonrasında emre amade uşak misali sıraya dizilen muhalefet figürlerini nazarı dikkate almıyoruz. Kraldan çok kralcı davrananların ederi onlara sahiplerinin biçtiği değer kadardır. Kuklalarla bizim işimiz olmaz. Bizim muhatabımız kuklacılardır. Bu temel çerçeveyi çizdikten sonra artık bazı hakikatleri daha rahat konuşabileceğimize inanıyorum. TÜSİAD zihniyeti siyasetin zayıf ve devletin onların tasallutu altında olduğu dönemlerin sembolüdür. Bu yapı kamunun kesesinden ve milletin sırtından elde edilen haksız kazançların yerli, milli üretim yerine distribütörlük yoluyla elde edilen imtiyazların gölgesinde büyümüş ve büyütülmüş iş adamlarıyla maaruftur. 

2002 öncesinde TÜSİAD zihniyetinin neye tekabül ettiğini hepimiz hatırlıyoruz. Bunlar eski Türkiye'de sadece paraya hükmediyorlardı. Aynı zamanda siyaseti de istedikleri gibi dizayn ediyorlardı. Çıkarlarına göre karar organlarını kontrol ediyor ve yönlendiriyorlardı. Gazete manşetleri vasıtasıyla iktidarlara ayar veriyorlardı. Biz işte buna dur dedik.Milletin muazzez iradesi üstünde hiçbir güç tanımadık. 

Ekonomiyi rant ekonomisi olmaktan çıkarıp üretim ve ihracat ekonomisine dönüştürdük. Sermayenin renklere bölündüğü ayrımcı yapıya son vererek Anadolu'nun bağrından yeni aktörlerin çıkmasını sağladık. Milletin kaynaklarını kerameti kendinden menkul bir avuç burjuvazinin zenginleşmesi için değil, tüm kesimleriyle milletin huzuru, refahı, kalkınması ve esenliği için kullandık. İktidarlarımız döneminde kişi başına gelir 3600 dolardan bu sene 15 bin doların üzerine çıktı. Ey TÜSİAD 3600'den 15 bin doların üzerine çıkan bir süreç var. Bu AK Parti iktidarının döneminde oldu. Siz ya hesap bilmiyorsunuz ya da hesabınız bozuk. İhracatımız 36 milyar dolardan 2024 senesinde 262 milyar doları buldu. Daha burada sayamayacağımız nice refahı tabana yaydık. Elbette bu süreçte çok ciddi dirençle karşılaştık. Çıkarlarına dokunduklarımızın rant musluklarını kestiklerimizin bel altı vuruşlarına ve operasyonlarına maruz kaldık. Bunların en başında TÜSİAD geliyordu. Türkiye'nin gerçek anlamda kalkınma hamlesi TÜSİAD zihniyetini daima rahatsız etmiştir. Nitekim bu kuruluşun darbeciler, cuntacılar, emperyalistler ve onların etki ajanlarının safında ülkemize ve milletimize karşı sergilediği üstenci, faşizan ve nobran tavırlar hafıza kayıtlarımızda mahfuzdur. 

Türkiye'nin bölgesinde siyasi, askeri ve sosyal gücünü genişletip, tahkim ettiği dünyada küresel sistemin yeniden inşası çağrılarına öncülük ettiği, içerde enflasyona karşı kararlı bir program uyguladığı tüm zorluklara rağmen yatırım, üretim, istihdam, ihracat hedefinden taviz vermediği terörsüz Türkiye hedefinde önemli adımlar attığı Türkiye Yüzyılı için gece gündüz çalıştığı bir dönemde TÜSİAD'ın eski zihniyetinin yeniden tedavüle sokulmaya çalışıldığının farkındayız. Hep söylediğim gibi biz gereğini yaptığımız gibi başaramayacaksınız, Türkiye'nin terör örgütleriyle iltisaklı, kendi ayıbını örtmek için sağa sola sataşan muhterislere teslim olmasını istiyorsanız bilin ki böyle bir şey asla gerçekleşmeyecek.

Türkiye'nin demokrasisini darbecilerin, ekonomisini sömürgecilerin, milli iradeyi sivil toplum ve siyasetçi görünümlü beşinci kol elemanlarının güdümüne sokmasını istiyorsanız, bilin ki böyle bir şeye canımız pahasına rıza göstermeyeceğiz. TÜSİAD'ın Türkiye'de güven iklimini bozan örnekler olarak verdiği her konu hukukun, adaletin, savcıların, hakimlerin yetki alanındadır. Hukuk devletine yürekten inananların safı, terör yardakçılarının, hırsızların, edep adap tanımaz provokatörlerin, disiplinsizlerin, sanat dünyasını esir alan marjinallerin yargı mensuplarını ve ailelerini tehdit eden kibir abidelerinin değil, hukuku uygulayanların yanı olmak zorundadır. Çöken, TÜSİAD'ın iddia ettiği gibi sistem değil, devletin zayıf, milletin fakir, bireylerin bezgin olduğu, buna karşılık kendilerinin altın devirlerini yaşadığı dönemlere ilişkin hayalleridir. Morali bozuk olan ülke değil, -TÜSİAD buraya dikkat et- imtiyazla büyüdükleri devirlerin ardından, devlet hazinesini istedikleri gibi paylaşamadıkları için iç sıkıntılar yaşayan TÜSİAD demirbaşlarıdır. Güven bunalımı yaşayan halkımız değil, sözünü ettikleri usulsüzlüklerin müsebbibi olan sadece para kazanma hırsıyla kuralsız iş yapmayı adet edinen TÜSİAD zihniyetidir.

Türkiye'nin son 22 yılda yaşadığı badireler karşısında dut yemiş bülbüle dönen TÜSİAD'ın şimdi birdenbire yarısı yalan, yarısı yanlış örneklerden oluşan hezeyanlarının gerisindeki saiki elbette tahmin ediyoruz. On yıllardır gönüllerinin rahat ettiği suskunluklar karşısında verdikleri örnekler devede kulak kalır. Susması gereken yerde konuşan, konuşması gereken yerde susan gönülleri değil, çıkarlardır, geri plandaki kirli hesaplardır. 'Çöktü' diyerek feveran ettikleri, yıllardır tıkır tıkır işleyen rant düzenleridir. İmtiyazlar üzerine bina ettikleri ayrıcalıklı sistem çökmüştür. Siyasetçilere had bildirdikleri kibirli sistem çökmüştür. İstikrarsızlık üzerinden paralarına para kattıkları sistem çökmüştür. Millet ekonomik krizlerle kıvranırken, zenginleştikleri sistem çökmüştür. Gazete manşetlerinden siyasete ayar verdikleri sistem çökmüştür. Biz bu makamlarda olduğumuz sürece de devletin kaynaklarının bir avuç seçkine aktığı eski sistemi geri getirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Ekonomiyle, istihdamla, üretimle ilgili yapıcı fikirlerle gündeme gelmek yerine, siyaset mühendisliğine soyunanlara şunu hatırlatmak isterim; Türkiye sizin tapulu mülkünüz, millet sizin personeliniz, siyasetçiler de maaşlı elemanlarınız değildir. Eski Türkiye'nin karanlık ve kaotik ikliminde senelerce borunuzu öttürmüş olabilirsiniz. Hukukun kapsama alanı dışında tutulduğunuz eski Türkiye'yi özlüyor da olabilirsiniz, ama yeni Türkiye'de haddinizi bileceksiniz. İş adamı derneğiyseniz, iş adamı derneği gibi davranmayı öğreneceksiniz. Milleti kışkırtmayacak, devletin kurumlarını provoke etmeyecek, yargıyı baskı altına almaya kalkışmayacaksınız. Siyaset yapmaya çok hevesliyseniz ya parti kurarsınız ya da ağzınızdan çıkacak iki çift söze bakan muhalefet partilerinden birini seçersiniz.