SİYASET

Devlet Bahçeli: "Beklenen çağrının bir an evvel açıklanması samimi dileğimdir"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "DEM heyeti ile İmralı arasındaki görüşmelerin terörsüz Türkiye’ye önşartsız destek olması ve beklenen çağrının bir an evvel açıklanması samimi dileğimdir. Ne Mutlu Türk’üm Diyene. Ne mutlu terörsüz Türkiye’nin gün doğumuna" dedi.

MHP Genel Başkanı Bahçeli grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşamasına geçen hafta Kartalkaya'da meydana gelen ve 78 vatandaşın hayatını kaybettiği yangın faciası ile başlayan Bahçeli, şunları söyledi:

"36 çocuğumuz hayata veda etmiş, kimin gündeminde?"

Türkiye 21 Ocak 2025 tarihinde geceyi sabaha bağlayan ilk saatlerde kahredici bir felaketle sarsıldı. Bolu Kartalkaya'da bulunan ahşap yapılı bir otelde çıkan yangın 78 kardeşimizi hem yakarak hem boğarak hayattan kopardı. Başımız sağ olsun diyorum. Yanlış ve yalan bir kelamın yıkıcı bir sözün insani ve vicdani erezyonuna bugünkü hassas ve kırılgan dönemde tahammül etmek mümkün değildir. Ortada yürekleri kavuran bir acı varken hiç olmaması gereken siyasi dalaşmaların suç ve sorumlu izi sürmek için yapılan karşılıklı sataşmaların bir ur gibi etrafı sarması ne yazık ki insanlığımızı utandıracak boyuttadır. Grand Kartal Oteli yangınında 8 aile yok olmuş, kimin umrunda? 36 çocuğumuz hayata veda etmiş öncelikle kimin gündeminde?

Yangın faciasında hayatını kaybeden çocukların isilerini tek tek okuyan Bahçeli, "Bu çocuklarımızın sıcak evlerinde olmaları gerekiyorken şu anda buz gibi bir toprağın koynundalar. Geçen haftadan beri süregelen dipsiz tartışmalardan bir şey anlayan var mı? Hangi ara insanlık değerlerine bu kadar yabancılaştık? Biz milletimize bu acıyı yaşatanların yargı önünde hesap vermesi için çalışmaya devam edeceğiz. Sönmüş ocaklar üzerinde kutuplaşma sahnesi kurmak namertliktir. Facianın dumanları tüterken, henüz hayatını kaybeden masumlar yanmış otelden çıkarılmamışken onu bunu suçlayıp işin içinden sıyrılma telaşına kapılmak narsistliktir. Ahlaklı olmanın ilk şartı sorumlu olmaktır" dedi.

"Otel sahibinden İl Özel İdaresi'ne, Valilikten Belediyeye  ve ilgili Bakanlığa kadar tek tek hesap versinler"

Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Sürekli karşı tarafı suçlayarak bir yere varamayız. Suç ve suçluları arkalayarak girdiğimiz hiçbir mücadelede başarılı olamayız. Mevzuat ve vicdan çemberinde ele ele vererek bir felaketin ince ayrıntılarına kadar nüfuz edemezsek, sorumluları adaletin önüne çıkartamazsak gerçek anlamıyla hiçbir sorunu çözemeyiz. Otel yangını ile ilgili bırakalım yargı görevini yapsın. Hatta Devlet Denetleme Kurumu acilen devreye girerek çok yönlü inceleme ve soruşturmayı bir an evvel yapsın. Otel sahibinden İl Özel İdaresi'ne, Valilikten Belediyeye  ve ilgili Bakanlığa kadar 78 vatandaşımızın vebalini ya kurumsal veya kişisel olarak uhdesinde taşıyanlar millet, hukuk ve tarih önünde hesabını tek tek versinler. 'Benim yetki alanımda değil' demek en başta ülkemizin demokratik hukuk imajını, ahlaki sorumluluk iradesini çiğnemektir. 12 Aralık 2024 tarihinde Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğünü'ne yapılan başvurunun 16 Aralık'ta bir raporla tespit edilen eksiklerin ve aynı başvurunun 24 Aralık'ta geri çekilmesinin peşine düşmeyecek miyiz? Çalışmayan yangın alarmını, yağmurlama sistemini, olmayan sesli uyarı sistemini, yangın merdivenini, tahliye çıkışlarındaki noksanlarını görmek ve hukuken sonuca bağlamak gerekmektedir.

Kan donduran ifadeleri medyaya yansıyan otel sahibinin suçu sabitken, oteldeki eksiklikler ortadayken oteldeki restorana uygunluk belgesi veren Bolu Belediyesi'nin yangını siyasi karambole getirme arayışını, bahse konu belediyenin siyasi sorumlusu olan şahsın polemik çevirmesini ve çamur atmasını, ilgili Bakanlığın hiçbir şey olmamış gibi hareket ederek öz eleştiriden imtina etmesini, Valiliğin ve İl Özel İdaresi'nin sorumluluk alanından ısrarla uzak duruşunu isabetli ve doğru bulmadığımızı açıklamak mecburiyetindeyim. İnsan hayatımız ucuz olmamalıdır. Kaybettiğimiz insanlarımızı geri getiremesek de aynı dram ve trajedileri bir daha yaşamamak hepimizin yegane önceliği olmalıdır."

"Hepsini birden cezalandırmak Türkiye'nin beka ve güvenlik hakkıdır"

Devlet Bahçeli, İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes kararına ilişkin, "Türkiye'nin kararlı diplomasisi başarıya ulaşmıştır. Temennimiz kalıcı barış ikliminin bir an önce sağlanmasıdır. ABD yönetiminden beklentimiz ülkelerin egemenlik haklarına saygı duyması, tahakkümcü ve dayatmacı politikaların sonucunun olmayacağını bilmesidir. Hesap hatasının, hedef şaşırtmanın, siyasi ayak oyunlarının, küresel otokrat heveslerin hiç kimseye bir faydası olmaz. ABD yönetimine düşen; terör örgütleri ile kesin hatlarla ayrışmasıdır. Suriye'nin yeni yönetiminin silah bırakmasını istediği terör örgütünün buna şimdiye kadar yanaşmamış olması hatta gündemine dahi almaması bir yönüyle küresel terör baronlarının teşviki ile bağlantılıdır. Terör örgütleri silah bırakmıyorsa o silahları alıp kafasında kırmak ve hepsini birden cezalandırmak Türkiye'nin beka ve güvenlik hakkıdır. Hakkımızı çiğnetmeyiz" dedi.

"Yüreğiniz yetiyorsa çıkın sokağa da görelim"

Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Emperyalizmin taşeronu olan bölücü terör örgütünün tehdit olmaktan çıkartılması, Misak-ı Milli'nin Türk milletine yüklediği sorumluluktur. Türk ve Kürt kardeşliğine Misak-ı Milli'nin namusu teslim edilmiştir. Bugün değilse yarın, yarın değilse gelecekte... Ülkemizi ayrıştırmanın ve ayrımcılığı tırmandırmanın arzusunda olan sahte demokratları takip ediyoruz. Boykot moykot ezberlerinden sonra, sokağa çıkma çağrılarının, sivil direniş kışkırtmalarının ya darbeye ya da isyana davet olduğunun farkındayız. 15 Temmuz'dan ders almayanlara sesleniyorum; yüreğiniz yetiyorsa çıkın sokağa da görelim. Ateşle oynama merakınız nüksettiyse deneyin de boyunuzun ölçüsünü alalım. Ne yapacağını bilemez bir halde bir uçtan diğerine sürüklenen CHP'nin 12 Eylül'de yarım kalan hesaplaşmaya dönük bir özlemi varsa, kınında beklemekten yorulmuş kılıç gibi burada olduğumuzu hatırlatıyoruz. Seçim beklentisi hayali bir beklentidir ve boşa kürek çekmektir. Çağdaş demokrasinin hiçbir kural ve ilkesiyle yolu kesişmeyen CHP ve yedeklerinin Türkiye’nin siyasi istikrarını bozma teşebbüsü ters tepmeye mahkumdur. Cumhur İttifakı karanlık emel sahiplerinin alayını ülkemizin her köşesinde karşılamaya hazırdır.

"Terörün, kahramanca mücadele sonucunda sönüşe geçtiği bir dönemdeyiz"

Bölücü terör örgütünün geride kalan yıllar içinde verilen kahramanca mücadele sonucunda sönüşe geçtiği bir dönemdeyiz. Küresel güçlerin bölgedeki emellerine hizmet etmekten başka bir misyonunun kalmadığı ortadadır. Geçmişte yaşanan örneklerde olduğu gibi vekalet hizmeti bitince ortada bırakılmaları veya bir bahane ile toptan imha edilmeleri de bunların kaçınılmaz akıbeti olacaktır. Adına DEAŞ denilen yapıyı kimin doğurduğu, kimlerin kucağında büyüdüğü, hangi hizmeti yaptığı ve sonunda efendileri tarafından aylarca nasıl bombardımana ve kimyasal saldırıya tabi tutulup yok edildikleri birkaç yıl öncenin gerçekleridir. Bu açıdan şanı, şerefi, tarihi ve vicdanı çok büyük olan Türk milleti kaçınılmaz son vuku bulmadan ülkemize her türlü kötülüğü yapmış ve yapmak amacıyla pusuda bekleyen terör örgütüne ve bütün teröristlere bir kapı açmış bulunmaktadır. Geliniz silahlarınızı öldürmeden önce siz kendi iradenizle bırakın.

Son olarak diyeceğim odur ki, DEM heyeti ile İmralı arasındaki görüşmelerin terörsüz Türkiye’ye önşartsız destek olması ve beklenen çağrının bir an evvel açıklanması samimi dileğimdir. Ne Mutlu Türk’üm Diyene. Ne mutlu terörsüz Türkiye’nin gün doğumuna."