Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hamas’ın Katar’daki Siyasi Bürosu’nun kapatılacağı ve Türkiye’ye taşınacağı iddialarına ilişkin, “Hamas'ın Siyasi Bürosu Türkiye'ye gelmiş değil” dedi. Rusya ile Batı arasındaki gerginlik ile ABD’nin Ukrayna’ya silah desteği ile kapsamında, “Açıkçası nükleer adı konuşulmaya başladığı andan itibaren nükleer risk oluşur. Adam şunu söylüyor: ‘Siz benim topraklarımın içerisinde benim tolere edebileceğimden daha fazla füze ve saldırı yaparsanız, benim bunu durdurmamın yolu, elimdeki araçlarla olmuyorsa, diğer bir üst aracı kullanırım’. Bunu açıktan söylüyor. Bu bir şaka değil” ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Fidan, gazete ve televizyonların temsilcileriyle Bakanlık'ta bir araya geldi. Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Fidan, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Fidan, Ukrayna-Rusya savaşının da Gazze’deki soykırımın da devam ettiğini belirterek, “ İsrail’in Lübnan’a da saldırmasıyla bölgedeki gerilim yeni bir boyuta taşındı. İran ile halen savaş riski var” dedi.
Dört yıllık aradan sonra Trump’ın ikinci dönemini yaşayacaklarını kaydeden Fidan, “Trump'ın kazanmasıyla beraber şu anda gündemimizi meşgul eden birtakım jeopolitik krizlerin biraz daha netleşeceği söylenebilir. İyi veya kötü yönde olmasından bağımsız, belli konularda belirsizliğin kalkacağı algısı var. Tabii bu bizim ne kadar lehimize olur, ona da bakmamız gerekecek” ifadelerini kullandı.
Bakan Fidan, Trump döneminde Suriye konusundaki beklentilerinin ne olduğu ve ABD’nin PKK/YPG ile ilişkisinin sürüp sürmeyeceği sorusu üzerine, Suriye’de Trump’ın ne yapacağı konusunda şu anda fazla emare olmadığını söyledi. “ABD, Suriye’de YPG/PKK ile işbirliği yaptığı sürece Türkiye ile ilgili stratejik sorun alanı tabii ki devam edecektir” diyen Fidan, “ABD, Trump döneminde Suriye'den çekilmeyi istedi, denedi. Fakat, o dönem Amerikan sistemi bunu dinlemedi, razı olmadı. Başkanın direkt emrinin savunma bürokratları nezdinde çok fazla bir kıymet-i harbiyesinin olmadığı görüldü. Trump geçmişte yaşananlardan tabii ki ders almış olmalıdır. Nitekim şu anda, benzer hadiseleri bir daha yaşamamak için kendine daha sadık kadroları iş başına getirme arayışında olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Trump döneminde ABD’nin Suriye’de ne yapacağı sorulan Fidan, şu yanıtı verdi:
“PKK/PYD ile olan ilişkiyi gözden geçireceklerini değerlendiriyorum. Çünkü, biz bu konuda ne kadar ciddi olduğumuzu kendilerine her fırsatta iletiyoruz. Demokratlar böyle bir arayışın içerisine son zamanlarda girmişlerdi. Çünkü, bu iş birliğinin sürdürülemez olduğunu onlar da görüyorlar. Geçici olarak başlayan bir şeyin bu kadar uzun sürmesi ve Türkiye gibi bir müttefikin artık başka bir noktaya itilmesi, rasyonel olarak da stratejik olarak da izahı olmayan bir konu. Açıkçası biz bunu çok fazla sineye çekemeyeceğimizi, çekmeyeceğimizi gösteriyoruz onlara. Bu yolda da devam etmemiz gerekiyor.
Biz sahada terörle mücadele faaliyetlerimizde de, diplomasi masasındaki pozisyonumuzda da son derece netiz. Savunmaya ve ileri teklifler getirmeye devam etmemiz gerekiyor. Bölgede bizim kendi güvenliğimizi sağlamak için her türlü adımı atacağımızı, atmaya hazır olduğumuzu Amerika görüyor.”
“Trump döneminde, Amerika'nın Suriye'den çekilmesi söz konusu olabilir mi?” sorusu üzerine Fidan, “Demokratlar döneminde, Amerikalılar Afganistan'da geri çekilmede yaşadıkları zorluğu, Suriye’de görmek istemediler. Şimdi Cumhuriyetçiler iktidarı devraldıklarına, bunu hayata geçirmeleri için tabii ki bir imkan olabilir. Benim değerlendirmem bu yönde. Olumlu adım atılabilir” ifadelerini kullandı.
Bakan Fidan, Esad rejimiyle diplomatik yönden herhangi bir temas olup olmadığı ve liderlerin bir araya gelmesinin gündemde olup olmadığı sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda önemli bir teklifi olduğunu anımsatarak; “Ancak Suriye tarafı, özellikle şu süreç içerisinde belli konuları çok fazla değerlendirmeye hazır ve açık gözükmüyor. Yani kendi muhalefetiyle görüşmeye bile açık değil” diye konuştu.
Kalkınma Yolu Projesi’nin önemini vurguladığı anımsatılan Fidan, “Rusya'nın da bu proje içerisinde yer almak gibi bir niyeti mi var?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Kalkınma Yolu Projesi ekonomi ile birleştireceğimiz zaman bizim siyasi olarak da çok desteklediğimiz bir proje. Her zaman da şöyle onu izah ediyoruz. Son 20 yıldır Irak malumunuz inanılmaz derecede savaş, işgal, iç savaş ve birçok konuya maruz kaldı ve iç bölünmeyle baş başa kaldı. Şimdi geldiğimiz noktada, son 3-4 yıldır giderek daha sakinleşen, silahların sustuğu, biraz daha başka alanlara yer açıldığı bir Irak var. Tabii Irak'ın petrol geliri ciddi bir rakam. Yani bu rakamlar uzun yıllardır ihmal edilmiş, yapılamamış. Yani Irak halkına altyapı götürme hizmetlerinin tamamlanması gerekiyor. Irak Başbakanı Kalkınma Projesini bize ilk getirdiği zaman biz hemen kabul ettik.
Artık Rusya'ya ne deniz yoluyla ne karayoluyla ne demiryoluyla Batı’dan bir şey gelmiyor. Dolayısıyla Ruslar dünya pazarlarına açılımını Baltık’taki yerlerine ilaveten Basra’ya çıkarak yapmak durumundalar. Bunun için de kuzey-güney açılımına giriyorlar. Şimdi kuzey-güney açılımına baktığımız zaman, Rusya'nın kuzey şehirlerinden başlayıp Azerbaycan'dan geçen ve İran topraklarına giren, İran'ı da kuzeyden güneye boydan boya geçen büyük bir demiryolu projesinden bahsediyoruz. Bununla ilgili çalışmalara başladılar ve geleceği nokta da Basra Körfezi. Tam o noktada, yani aynı havzada, Basra Körfezi'ne açılan yerde Fav Limanı var. Fav, Irak'ın Basra şehrinde Körfez'e açılan ufak bir şehir. Kalkınma Yolu Projesi’nin -hangi yönden geldiğinize bağlı olarak- başlangıç veya bitiş noktası. Orası karayoluyla, demiryoluyla gelen ürünlerin dünya pazarlarına da açılabileceği, bölgeye de açılabileceği bir yer.”
Irak’ın Türkiye-Suriye ilişkilerindeki kolaylaştırıcılık girişimlerinin sorulması üzerine Fidan, Irak’ın böyle bir niyetinin olduğunu söyledi. Fidan devamında, “Biz de onlara, ‘Sizin bu konuda ortaya atacağınız adımlar veya çabalarınızı takdirle karşılarız’ dedik. Yani bir ev sahipliği yapmak isterseniz biz bu konuda da açığız. Çünkü Suriye, Irak ve Türkiye üçü birbirine kara hududu olan ülkeler. Üç ülkenin de bir araya gelip belli ağır konuları daha yapısal şekilde konuşmaları gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Süleymaniye’de Talabani tarafında bir değişiklik bekleyip beklemediği sorulan Bakan Fidan, Süleymaniye’nin PKK ile ilişki meselesinde Türkiye’yi tatmin edici bir adım atmadığını belirtti. Fidan, “Biz de bu yüzden onları tatmin edecek adımları atmıyoruz. Onlara yönelik tedbirlerimize devam ediyoruz. Süleymaniye ne zaman PKK ile ilişkisini bitirir, bizimle ilişkisi o zaman normalleşir. Ama Türkiye büyük bir devlet. Türkiye ile ilişkileri iyi tutmakta büyük fayda var onlar için” diye konuştu.
Bakan Fidan, Kerkük’te yapılan nüfus sayımı ile ilgili nüfus kaydırmaları olduğu iddialarının sorulması üzerine, “Biz, tüm kurumlarımızla Türkmenlerin yanındayız. Onların haklarını savunuyoruz. Nüfus değişikliğine, demografik değişikliklere tabii ki karşıyız. Mesele bunu nasıl mümkün kılınacağı. Türkmen Cephesi ile sürekli ciddi bir temasımız var. Nüfus sayımından önce orada bir valilik meselesi vardı biliyorsunuz. Gerçi şu anda aslında mahkemelik oldu. Biraz Süleymaniye ile Irak Türkmen Cephesi’nden ayrılmış eski başkanın iş birliği neticesinde belli bir şeye doğru gitmeye başladı maalesef. Onu bir noktaya getiriyoruz Bağdat ile konuşarak. Yani biz orada PKK'nın etkisi altında kalacak bir valilik görmek istemiyoruz” yanıtını verdi.
Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bir milletvekilinin Avrupa Birliği (AB) yolunun Kıbrıs’ta federasyondan geçtiği yönündeki açıklaması hatırlatılan Fidan şöyle konuştu:
“Bu iddiaya tabii ki katılmıyoruz. Diplomasi ve strateji denilen sanat bu tür konularda devreye giriyor. Menfaatinizi bir yerde devam ettirirken diğer yerlerdeki ilişkilerinizi daha kötü hale getirmemeniz, tam tersine ilerletmeniz gerekiyor. Sorunun doğasına göre doğru hamleler ve doğru formülasyonlar geliştirmelisiniz. AB’nin Kıbrıs meselesindeki yaptığı tarihi hata, Kıbrıs'ı bu haliyle kendi içerisine alması olmuştur.
Adadaki şu andaki pratik gerçekliği yansıtacak çözümü istiyoruz. Yani biz oraya bir çözüm empoze etmiyoruz. Dolayısıyla Türkiye’nin önünü tıkadığımız yönündeki iddia tümüyle gerçek dışıdır.”
Rusya ile Batı arasındaki gerginlik ile ABD’nin Ukrayna’ya silah desteği ile ilgili soru üzerine Fidan, nükleer savaş tehdidine dikkat çekerek şu yanıtı verdi:
“Burada nükleer bir risk var mı? Açıkçası nükleer adı konuşulmaya başladığı andan itibaren nükleer risk oluşur. Adam şunu söylüyor: ‘Siz benim topraklarımın içerisinde benim tolere edebileceğimden daha fazla füze ve saldırı yaparsanız, benim bunu durdurmamın yolu, elimdeki araçlarla olmuyorsa, diğer bir üst aracı kullanırım’. Bunu açıktan söylüyor. Bu bir şaka değil. Karşı taraf ise ‘Senin elinde nükleer silah var, sen beni nükleerle tehdit ediyorsun diye istediğin yeri işgal etmene de ben izin vermem’ diyor. Oldukça sıkıntılı bir konu. Tabii Batılıların en çok endişe ettikleri konulardan biri de Rusların bu kadar asker karşılığında Kuzey Kore'ye ne verdikleri veya verecekleri konusu.”
Fidan, Libya ile ilişkilere dair Libya’nın doğusuyla da ilişkileri ilerlettiklerini belirterek, “Bingazi Başkonsolosluğumuzu açtık. Başkonsolosumuzu atadık. Oradaki bina ve diğer konuları da hallediyoruz. Libya’nın doğusundaki yetkililer ile temaslarımız devam ediyor. Kendileri Türkiye'ye geliyorlar. Türkiye'den gidenler var. Özellikle de iş adamlarımız. Malumuzun iş adamlarımızın Bingazi'de zaten yoğun faaliyetleri vardı. Şimdi o faaliyetler yeniden ağır ağır canlanıyor” dedi.
Yunanistan ile Ege’deki sorunlar için yeni bir müzakere sürecinin mi inşa edilmeye çalışıldığı sorulan Fidan, şunları söyledi:
“Biz, Ege’deki sorunlar, Doğu Akdeniz’deki meseleler, Türk azınlığa dair meseleler dahil tüm sorunları bir paket olarak ele almayı tercih ediyoruz. Bunları hep birlikte ele almayı, imkan dahilinde de kamuoyunun gözünden uzakta tartışmayı tercih ediyoruz. Meselelerin aşırı politize edilmesini doğru bulmuyoruz. Ama biliyorsunuz özellikle Yunanistan’daki iç politikada, Türkiye ile ilgili konular aşırı derecede politize edilebiliyor.
Bir yeryüzü cenneti olan Ege denizi, ülkelerimiz için bir ekonomik refah bölgesine dönüşmeli. Hedefimiz bu. Bu yapılabilir mi? Yapılabilir. Her iki tarafta da gerekli miktarda olgunluk olduğu zaman, yaratıcı çözümlerle bu hedefin yakalanabileceğine inanıyorum. Yunan muhataplarımızla arayışlarımız ve tartışmalarımız da zaten yönde.”
Bir gazetecinin Hamas’ın Siyasi Bürosu’nun kapatıldığı ve Türkiye’ye gelecekleri yönündeki iddialarına dair soruyu Fidan, “Türkiye olarak biz bu dedikoduları yalanladık. Bakanlık Sözcülüğümüz, Hamas Siyasi Bürosu’nun Türkiye'ye taşınmadığını açıkladı. Dediğiniz söylentileri Katarlılar da yalanladı. Dolayısıyla, şu anda dediğiniz türden bir şey söz konusu değil. Yani Hamas'ın Siyasi Bürosu Türkiye'ye gelmiş değil” diye yanıtladı.
Bakan Fidan, Azerbaycan’a gitmek isteyen İsrail Cumhurbaşkanı’na hava sahasının açılmadığı haberlerinin doğruluğunun sorulması üzerine, “Evet, doğru. Çoluk çocuk, kadın demeden 50 bin Filistinli kardeşimizin katledilmesine tepki olarak, hava sahamızı açmadık. Gazze’deki insanlık dramını önlemeye yönelik bir adım atılmaması, milletçe hepimizi çok derinden yaralıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin hava sahasının kullanılmasına izin vermedik. Cumhurbaşkanımızın kararı bu yönde oldu. İzin verilmedi” dedi. Azerbaycan’ın konuyla ilgili diplomatik talebini ilettiğini doğrulayan Fidan, “Ama bu konuda bizim duruşumuz belli. Neticede, dediğim gibi, Türk hava sahasının kullanılmasına izin vermedik” ifadelerini kullandı.