Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu.
Yeni tip koronavirüs (Kovid 19) salgınında alınan tedbirlere ilişkin bilgilendirmede bulunan Erdoğan'ın konuya ilişkin açıklamaları şöyle;
Koronavirüste kimi Avrupa ülkeleri yeniden kısıtlamalara başvurma yolunu seçti. Hasta sayılarının yüksek olduğu kimi ülkelerde adeta kontrolelden kaçmış durumdadır. Türkiye genel olarak kontrollü bir süreç yaşıyor. Bu alanda herhangi bir krizle karşı karşıya kalmadık. Günlük hasta sayımız yönetilebilir seviyelerdedir. Salgına karşı tamam diyerek temizlik, maske ve mesafe kurallarıdır. Tüm vatandaşlarımı azami dikkate ve riayete davet ediyorum.
Aşı çalışmaları dünyada ve ülkemizde hızla ilerliyor. Yıl sonuna kadar yabancı ülkelerde geliştirilen bir veya birden fazla aşıyı ülkemizde uygulanabilir hale getirmeyi planlıyoruz. Kendi geliştirdiğimiz aşıları da bahar aylarıyla birlikte vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız. Bu konuda kendi kendimizi korumaktan daha etkili bir aracımızyoktur. Özellikle İstanbul'da yaşayan vatandaşlarımızdan daha fazla dikkat ve hassasiyet bekliyorum.
Özel sektör ve kamuda esnek mesai uygulaması teşvik edilecektir. Pazar yeri ve market gibi yerlerde denetimler arttırılacaktır. Paket servis hariç olmak üzere lokanta, restoran, pastane, berber, nikah, düğün salonu, yüzme havuzu, kaplıca, hamam, internet kafa, halı saha, tiyatro, sinema, konser salonunda hizmetler saat 22.00'de sona erecektir.
Vatandaşlarımızdan kalabalık ortamlardankaçınmalarını ev ziyaretini mecbur olmadıkça yapmamalarını özellikle rica ediyorum.
"SINIFLARIN DURUMLARINI DEĞERLENDİRECEĞİZ"
Hamdolsun şu ana kadar bu süreci başarıyla götürdük. Salgın tedbirleri dolayısıyla faaliyetine ara verdirdiğimiz veya sınırlandırdığımız pekçok alanda normalleşme adımlarını atmıştık. Okullarımızdaki sınıfların bir kısmında eğitim öğretim yüzyüze başlaması kararını kamuoyuyla paylaşmıştık. Salgının seyrine göre önümüzdeki haftalarda diğer sınıfların durumlarını değerlendireceğiz.
Ekonomide yılın ikinci çeyreğini Kovid-19'un gölgesinde geçirmiş olmamıza rağmen sınırlı bir daralma yaşadık. Üçüncü çeyreğinde aldığımız kararlarla hamdolsun güçlü bir toparlanmayla tamamladık. Sanayi üretimiz ve perakende satış hacmimiz yüzde 30 arttı. İhracatımız yüzde 34 yükseliş gösterdi. Sağladığımız uygun şartlarda konut satışlarımız iki katına çıkarak yaklaşık 537 bin oldu. Yılın ilk 9 aylık döneminde konut satışlarımızı 1,2 milyon adede ulaştı.
Üçüncü çeyrekteki güçlü ivmeyle yılın ilk 9 ayındaki satışlarımız otomobilde yarım milyona ulaştı. Ekonomik göstergeler Ekim ayı ile birlikte yılın son çeyreğine de güçlü başladığımıza işaret ediyor.
İstihdamda görülen belirgin artışın devam etmesi oldukça kaydadeğer gelişmedir. İhracatta ise yeni rekor geldi. Ekim ayı ihracatımız yüzde 5,6 artışla 17 milyar 333 milyon doları bularak tüm zamanların rekorunu kırdı. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 87,9 oldu. Pekçok firma ihracat taleplerine cevap vermekte zorlanıyor. Organize sanayi bölgelerindeki fabrikalarda yeni veya ikinci el makine tedarikinin sıkıntısının çekildiği dönemden geçiyoruz.
Özellikle otomotiv, hazır giyim, kimyevi madde, hububat, mobilya gibi sektörlerimizdeki ihracat artışı yükselişin kalıcı olduğunu gösteriyor. İstanbul, Bursa, Kocaeli, İzmir ve Gaziantep'i tebrik ediyorum. Hızlı bir toparlanma sürecine giren ekonomimizin bu eğilimini dördüncü çeyrekte de sürdüreceğine inanıyorum.
Sabredip, çok çalıştığımızda önümüzdeki aydınlık geleceğin olduğunu şimdiden görüyorum. Türkiye olarak coğrafyamızın merkezinde bölgede insani krizlerin yükünü uzunca bir süredir adeta tek başımıza taşıyoruz. Irak, Suriye, Libya, Afrika'nın derinliklerine uzanan mazlum ve mağdur duruma düşen herkese imkanlarımız ölçüsünde el uzatıyoruz.
Bu süreçte en çok gürültüyü de kendi güvenlik ve refahları uğruna bölgemizi ve dünyayı kana, acıya boğanlar çıkartıyor. Irak'ta 2 milyon, Suriye'de 1 milyon, Bosna'da yüzbinlerce, Afrika, Asya, Latin Amerika'da milyonlarca insanın ölümüne bunlar yol açmıştır.
Mazlumların ve mağdurların yoldaşı Türkiye'yi hedef alarak asıl sıkıntılarını gizlemenin gayreti içindeler. Türkiye savunduğu ve sembolü olduğu İslam'a bağlılığını güçlendirdikçe saldırıların dozu artıyor. Yaşanan en küçük hadiseyle birlikte önüne arkasına bakılmadan müslümanlar hedef gösteriliyor. Şayet şiddet içeren hadisede zanlı Müslümansa terörist damgası vuruluyor. Eğer zanlı müslüman değilse ya polisiye vaka ya da failin akli dengesi zorlanarak konu örtülüyor.
Bu vesile ile Avusturya'daki dün gece yapılan kanlı saldırıyı samimiyetle kınıyorum. Avusturya halkına geçmiş olsun d ileklerimi ve taziyelerimi sunuyormu. Avrupa ülkelerin bir kısmı İslamı yeniden tanımlama ve şekillendirme teşebbüsüne girecek kadar sınırlarını zorlamaktadır. Geçmişte Arnavutluk Bektaşilerini İslamdan koparmaya çalışmışlardır. Aynı oyunu Avrupa'da yaşayan Alevi vatandaşlarımızı da sahnelemişlerdir. Şimdi İslamı topyekün değiştirme iddiasıyla ortaya çıktılar.
Bu vesile ile Avusturya'daki dün gece yapılan kanlı saldırıyı samimiyetle kınıyorum. Avusturya halkına geçmiş olsun d ileklerimi ve taziyelerimi sunuyormu. AVrupa ülkelerin bir kısmı İslamı yeniden tanımlama ve şekillendirme teşebbüsüne girecek kadar sınırlarını zorlamaktadır. Geçmişte Arnavutluk Bektaşilerini İslamdan koparmaya çalışmışlardır. Aynı oyunu Avrupa'da yaşayan Alevi vatandaşlarımızı da sahnelemişlerdir. Şimdi İslamı topyekün değiştirme iddiasıyla ortaya çıktılar.
Dünyada her inanç grubu elbette sayıca artıyor ama İslama yönelişte çok büyük bir sıçrama var. Afrika'dan Güneydoğu Asya'ya, Amerika'dan Avusturalya'dan büyük coğrafyada İslamın yayılışının önüne geçilmiyor. Bu fotoğrafın üzerine bir de 2200 yılı aşkın Türk devlet tarihini, etki alanını ilave ettiğinizde ortaya çıkan tablo birileri için tahammül edilemez oluyor.
Dünyanın geleceğinin bir kez daha bu coğrafyada görüldüğü süreçte Türkiye kendisi ve dostları için adil, ahlaklı, vicdanlı geleceği inşa etmek için çalışıyor. Türkiye'nin onurlu ve vakur duruşu büyük önem taşıyor. Asırlık düzenlerini bozduğumuz için bize bedel ödetmeye çalışanlar, kendi sırça köşklerinin her an başlarına yıkılacağı korkusuyla kontrollerini daha fazla yitiriyor.
Medeniyetimizin ve tarihimizin bize yüklediği bu sorumluluktan asla kaçmayacağız. Böyle bir mirasın sahibi olmak ve d aha ileriye taşımak milletimiz için en büyük şereftir. 83 milyon hep birlikte alın terimizi gerektiğinde kanımızı dökmekten çekinmeyerek bu şerefe layık olabilmek için çalışacağız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Bu duygularla bir kez daha sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.