DÜNYA

Fahrizade suikastının bilinen ve bilinmeyenleri

İranlı bilim adamı Fahrizade suikastıyla ilgili aydınlatıcı bilgi paylaşılmazken devlet yetkililerinin verdiği bilgiler ile ajansların yayınladığı haberler arasında da çelişkiler bulunuyor.

İranlı bilim insanı ve nükleer programın mimarlarından Muhsin Fahrizade'nin suikastı ülkede tartışılmaya devam ederken, olay bilinmeyen yönleriyle uluslararası kamuoyunda da büyük yankı uyandırdı.

Suikast, Fahrizade kuzeydeki Mazenderan eyaletine bağlı Rostem Kala şehrinden Tahran'a doğru gelirken başkentin doğusundaki Demavend ilçesinde bağlı Abserd semtinde gerçekleştirildi. Fahrizade yaralı olarak helikopterle hastaneye kaldırıldı ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Nükleer bilimciyle birlikte bir koruması da hayatını kaybetti. 

Gözde isimlerden biri olması ve daha önce de suikast girişiminde bulunulmasına rağmen Fahrizade'nin yeterince koruması yoktu. Yanındaki korumalardan bazılarının da olay mahalline birkaç kilometre kala eskortu terk ettikleri belirtiliyor. 

Suikasta ilişkin şu ana kadar yakalanan ya da gözaltına alınan kimse yok. İstihbarat Bakanlığı, saldırıyı gerçekleştiren teröristlere ilişkin ipucu elde ettiklerini açıkladı ancak detay vermedi. 

Savunma Bakanı Emir Hatemi, suikast esnasında çatışma yaşandığını ve korumalardan 2 kişinin yaralandığını söyledi. Hatemi, aracın önce hedef alındığını ve ardından 10-15 metre yakınındaki bir kamyonetin patlatılması neticesinde Fahrizade'nin ağır yaralanarak hayatını kaybettiği bilgisini paylaştı. 

Fahrizade, Savunma Bakanlığı Araştırma ve İnovasyon Kurumu Başkanı, Savunma Bakan Yardımcısı ve askeri bir kurum olan İmam Hüseyin Üniversitesi'nde fizik profesörü gibi görevlerinin yanı sıra askeri alandaki faaliyetleriyle tanınıyordu. 

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Nisan 2018'de İsrail istihbarat servisi Mossad'ın, İran nükleer çalışmalarından ele geçirdiğini iddia ettiği çok sayıda belgeyi kamuoyuyla paylaşmıştı. Bu toplantıda Netanyahu, Fahrizade'nin Amad isimli bir projenin başında olduğunu ileri sürmüş ve "Bu ismi unutmayın" ifadesini kullanmıştı.

Mossad'ın 2018 yılında Fahrizade'ye suikast girişiminde bulunduğu ancak başarılı olamadığı iddia ediliyor. 

Fahrizade'nin öldürülmesinin arkasında İsrail'in olduğu iddialarından sonra İran'dan gelecek herhangi bir misilleme olasılığına karşı Tel Aviv yönetimi dünya genelindeki büyükelçiliklerinde alarm seviyesini yükseltti.

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, suikastın ardında İsrail'in olduğunu ve ABD Başkanı Donald Trump'ın görevden ayrılmadan "kaos" hedeflediğini ifade ederek, "İsrail'in tuzağına düşmeyeceklerini ve yanıtı uygun zamanda vereceklerini" söyledi. 

İsrail Yerleşim Birimleri Bakanı Tzachi Hanegbi, Fahrizade suikastının kim tarafından düzenlendiğine ilişkin fikrinin olmadığını söyledi ancak Amerikan New York Times (NYT) gazetesine konuşan ve adı açıklanmayan kıdemli bir İsrailli yetkilinin sözleri dikkati çekti.

Henüz İsrail yönetimi Fahrizade'nin öldürülmesini resmen kabul etmezken, söz konusu İsrailli yetkili, Tel Aviv yönetiminin suikastı düzenlediğini dolaylı olarak kabul etti.

Yıllardır Fahrizade'nin adımlarını takip etmekle görevli olduğunu belirten yetkili, "İran'ın nükleer programına karşı gerekli adımları atmaya devam edeceğiz. Bay Fahrizade tarafından şekillenen İran'ın nükleer silahlara sahip olma arzusu önemli bir tehdit oluşturuyordu ve dünya (Fahrizade'nin öldürülmesi konusunda) İsrail'e teşekkür etmeli." ifadelerini kullandı.

Suikasta ilişkin cevap bekleyen sorular

Fahrizade'ye neden yeterli koruma verilmediği ve güvenliğinin iyi sağlanmadığı olayla ilgili en çok dile getirilen soruların başında geliyor.

İran'ın yarı resmi Fars Haber Ajansı (FHA) suikastın, saldırganlar tarafından değil yol kenarına bırakılan bir kamyonete monte edilen otomatik silahla gerçekleştirildiği iddia etti. Savunma Bakanı ve diğer yetkililer ise suikastın silahlı saldırganlar tarafından yapıldığını açıkladı. 

Suikastın nasıl olduğu, saldırganların kaç kişi oldukları ve koruma ekibinin kaç kişiden oluştuğu netlik kazanmazken, bunlar da cevap bekleyen sorular arasında yer alıyor.

Fahrizade'nin aracının silahlı saldırganlar tarafından mı hedef alındığı yoksa otomatik silahla mı tarandığı meselesi de belirsiz. 

Yine FHA'nın haberine göre, konvoya öncülük eden koruma timlerine ait araçlardan biri olay yerine birkaç kilometre kala Fahrizade'nin gideceği yeri kontrol etmek ve oranın güvenliğini sağlamak amacıyla eskorttan ayrıldı.  Tam o esnada sıkılan mermilerin çıkardığı ses nedeniyle araç durdu ve Fahrizade sesin motor arızasından kaynaklı olduğunu düşünerek araçtan indi. 

Koruma ekibinin bir bölümünün suikasttan kısa süre önce Fahrizade'den ayrılmasının tesadüf olup olmadığı merak ediliyor. 

İran'da hükümete bağlı olarak faaliyet yürüten İstihbarat Bakanlığı ile Devrim Muhafızları Ordusu bünyesinde çalışan istihbarat birimi arasındaki rekabet ve anlaşmazlık bu olayla birlikte yeniden gündeme geldi. Reformistlere yakınlığıyla bilinen bazı isimler bu olayda istihbarat zaafı olduğunu ve ABD ve İsrail'in en önemli birimlere sızdıklarını ileri sürdü, Hükümet Sözcüsü Ali Rebii ise bu iddiaları eleştirdi.

İran'ın bu suikasta nasıl cevap vereceği ve misillemeyi nerede yapacağı da merak konusu. Tahran yönetimi, sene başında ABD tarafından öldürülen Kasım Süleymani'ye misilleme amacıyla ABD'nin Irak'taki üslerini hedef almıştı. 

ABD'de seçimleri kazanan Demokrat aday Joe Biden'ın nükleer anlaşmaya dönebilmesi ve yaptırımları kaldırabilmesi için Tahran yönetiminin ABD misyonlarına ve müttefiklerine herhangi bir zarar vermemesi gerektiği yönünde genel bir kanı olsa da İranlı askeri yetkililer "intikamın" alınacağını ifade ediyor.

Muhafazakar gazeteler de intikam söylemini manşetlerine taşıyor. Tahran yönetiminin, Trump'ın görev süresinin dolmasına yaklaşık bir buçuk ay kala gerginliği artırmayı mı seçeceği yoksa yeni bir uzlaşı için soğukkanlılığı mı tercih edeceği merak konusu. Bazı muhafazakar isimler de "stratejik sabrın" nereye kadar olacağı yönünde eleştiriler dile getiriyor.

Bu arada Fahrizade, askeri alandaki çalışmaları ve Savunma Bakanlığına bağlı olarak nükleer çalışmaların mimarı olarak bilinmesine rağmen suikastın ardından İranlı yetkililer, bilim adamının sağlık alanındaki faaliyetlerini ön plana çıkardı.