Osman Batur, 20. yüzyılın ilk yarısında Doğu Türkistan'da etkili olan bir lider ve mücadeleci olarak bilinir. Kendisi, Uygur Türkleri arasında önemli bir figür olarak öne çıkmış ve Doğu Türkistan'ın bağımsızlığı için verdiği mücadeleyle tanınmıştır.
Osman Batur, 20. yüzyılın ilk yarısında Doğu Türkistan'da etkili olan bir lider ve mücadeleci olarak bilinir. Kendisi, Uygur Türkleri arasında önemli bir figür olarak öne çıkmış ve Doğu Türkistan'ın bağımsızlığı için verdiği mücadeleyle tanınmıştır.
Osman Batur, 1899 yılında doğmuş ve genç yaşlarda liderlik vasfını göstermeye başlamıştır. Doğu Türkistan'da yaşanan siyasi karmaşa ve dış müdahalelerin etkisi altında, Osman Batur, bölgesinin bağımsızlığı ve halkının haklarını savunma amacıyla mücadele etmiştir. Özellikle 20. yüzyılın ilk yarısında, Doğu Türkistan'da Çin ve diğer dış güçlere karşı direnişin liderlerinden biri olarak öne çıkmıştır.
Osman Batur'un liderliği altında gerçekleşen mücadele, Doğu Türkistan'ın bağımsızlığı için yapılan çabalar arasında önemli bir yer tutar. Ancak, bölgedeki karmaşık siyasi durum ve dış müdahaleler, Osman Batur'un çabalarını tam anlamıyla başarıya ulaştırmakta zorlanmasına neden olmuştur
Osman Batur'un hayatı ve liderliği, Doğu Türkistan'ın tarihindeki önemli bir dönemi temsil eder. Onun mücadelesi, bölgedeki etnik ve kültürel çeşitliliği koruma çabası, adalet ve özgürlük ideallerine olan bağlılığı ile hatırlanır. Ancak, tarihsel süreç içindeki karmaşık olaylar ve dış müdahaleler, Osman Batur'un bağımsızlık mücadelesini tam anlamıyla başarıya ulaştıramamasına sebep olmuştur.
Doğu Türkistan'ın tarihindeki bu önemli figür, bölgenin bağımsızlık mücadelesinin sembolik liderlerinden biri olarak anılmaya devam etmektedir.
1899 yılında Doğu Türkistan’ın Altay vilayetindeki Köktogay beldesinin Öndirkara köyünde dünyaya geldi.
Daha çocuk denecek yaşta büyük Kazak Kahramanı ve Osman Batur’un akıl hocası olan Böke Batur’un birliklerinde süvari oldu. Osman Batur, Böke Batur’un arkasında Çinli işgalci askerlerin Altay bölgesinden kovulması için savaştı.
40 yaşına kadar ailesi ile birlikte çiftçilikle uğraşan Batur, yıl 1934’e gelindiğinde, vatanı Köktogay’daki camilerin bir bir Çinli askerler tarafından yıkılmasına kayıtsız kalamadı ve isyana katıldı.
Böke Batur’un Çinliler tarafından yakalanıp idam edilmesinden çok etkilenen Osman Batur, oğlu Şerdiman ve arkadaşı Süleyman’ı yanına alarak altay dağlarına çıktı ve silahlı mücadeleye resmen başladı.
Tarihler, 10 Mayıs 1941’i gösterdiğinde, Batur’un emriyle Altay’da halkın kanını emen birçok Çinli ve Rus işgalci ortadan kaldırıldı. Ekim 1941’den itibaren milli mücadelenin liderliğini bizzat kendisi üstlendi. Çinliler ve Ruslar bu isyanı bastırmak için bütün güçlerini seferber ettilerse de hiçbir sonuca varamadılar.
Osman Batur’un birlikleri, Mart 1942’den Nisan 1943’e kadar Çin karargahlarına baskın yaparak düşmanlarına büyük zayiat verdirdi. Altay Kazaklarının hanı seçilen Batur, 16 Nisan 1943’ten itibaren Çinli işgalcileri, yurdundan kovmaya ant içti.
Bir süredir Altay bölgesinde Çinlilere karşı başlatılan bağımsızlık savaşı, ülkenin diğer yerlerine de yayıldı. Bunun üzerine Ürümçi’deki Çin idaresi, Altay’a kesin taarruz yapmayı kararlaştırdı. Osman Batur’un birlikleri, Çin askerlerini geri püskürttü.
Batur ve askerlerinin başarısı sayesinde Doğu Türkistan’ın diğer bölgelerine de isyan dalgası yayıldı İli’de Ali Han Töre Saguni liderliğinde büyük bir ayaklanma başladı.
Bu hareketin başarıya ulaşmasıyla 1944 yılında Gulca’da Doğu Türkistan Cumhuriyeti kuruldu ve Ali Han Töre Saguni cumhurbaşkanlığına getirildi. Osman Batur 7 Ekim 1944’te Doğu Türkistan Cumhuriyeti tarafından Altay valiliğine tayin edildi.
Bunun üzerine Çinliler, Osman Batur’dan hınçlarını almak için adeta bir terör dalgası başlattı. Batur’un on sekiz yaşındaki kızı Kabiyra ile on dört yaşındaki oğlu Baydolla, anneleri Mamey’in gözü önünde barbarca katledildi. On bir yaşındaki oğlu Kariy ve dokuz yaşındaki kızı Sapiyan da kuyuya atılarak şehit edildi. Yıllar boyu Doğu Türkistan’ı Çin işgalinden kurtarmak için savaşan Osman Batur bu mücadelesini 1951 yılına kadar sürdürdü. 1951 yılının şubat ayında yine bir Çin hücumu sonrasında Batur’un kızı Azapay ve birçok Türk kadını Çinliler tarafından esir edildi.
Bu olayın neticesinde Osman Batur, 200 askeri ile Çin ordularının üzerine yürüdü. Askerlerin birçoğunu öldüren Batur, cephanesinin bitmesi nedeniyle 17 Şubat’ı 18 Şubat’a bağlayan gece yakalandı. 29 Nisan 1951’de Çinlilere diz çöktüren bu yiğit Türk savaşçısı, Çinli askerlerce idam edildi. Osman Batur’un ölüsüne bile tahammül edemeyen Çinliler, naaşına işkence yaparak iç organlarını parçaladı.
Osman Batur’un naaşını ibret-i alem için sokak sokak dolaştıran Çinliler, Doğu Türkistan halkının yüreğindeki bağımsızlık ateşini bir daha yanmamak üzere söndürmek istiyordu. Fakat, Osman Batur Han’ın yiğitliği ve cesareti sadece Doğu Türkistan’da değil dünya çapında bilindi ve tanındı. Onun kahramanlığı, Türk milleti yaşadıkça anılmaya devam edecek ve idam edilirken söylediği son sözleri halen çınlayacak:
"Siz Çinliler, Taklamakan Çölü'nün kumları kadar dahi olsanız, bir gün sizi Çin Seddi’nin öte tarafına atacağız"