Tarihler 14 kasım 1944'ü gösterdiğinde Sovyet Rusya'nın o dönemdeki lideri Stalin, Gürcistan'ın Türkiye sınırına yakın bölgesi Ahıska'da yaşayan Türkleri sadece birkaç saat içerisinde trenlere doldurarak sürgüne gönderdi.
76 yıl önce bugün vatansızlığa sürgün edilen Ahıska Türkleri, 69 yılın ardından ilk kez 16 Eylül 2015'te memleket topraklarına ayak basabilmişti. Gürcistan’ın Ahıska bölgesinden Kırgızistan’a sürülen Türklerden hayatta olan kadınlardan oluşan bir grup yıllar sonra "vatanım" dedikleri topraklara geri dönebilmişlerdi.
ACILARIN BAŞLANGICI
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) lideri Josef Stalin tarafından 76 yıl önce ana vatanlarından koparılan Ahıskalı Türklerin kalbinde sürgünün acısı ve vatan hasreti ilk günkü gibi tazeliğini koruyor.
Gürcistan'ın Türkiye sınırında yer alan Ahıska, 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşının ardından imzalanan antlaşmayla Rusya'ya bırakıldı. Bölge, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Sovyetler Birliği sınırları içinde kalan Gürcistan'a bağlandı. Bu dönem, SSCB içindeki tüm Türk ve Müslüman topluluklar gibi Ahıska Türkleri için de acıların başlangıcı oldu.
ORDUDA SAVAŞMALARINA RAĞMEN SÜRGÜN EDİLDİLER
Dönemin SSCB Lideri Stalin, 2. Dünya Savaşı'nda Rus ordusunda savaşmalarına rağmen Ahıskalı Türkler için sürgün kararını imzaladı.
86 BİN TÜRK SÜRGÜN EDİLDİ
Ahıska'da yaşayan 86 bin Türk ve Müslüman, birkaç saat içinde, yanlarına eşyalarını almalarına izin verilmeden yük vagonlarına bindirildi. Vagonlara üst üste bindirilen Ahıskalıların zorunlu yolculuğu bir aydan fazla sürdü. Zorunlu yolculukta yaklaşık 17 bin Ahıskalı Türk, açlık, soğuk ve hastalık nedenleriyle hayatını kaybetti. Hayatta kalan Ahıskalılar, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan sınırları içinde bırakıldı.
KADIN, YAŞLI, ÇOCUK AYIRMADILAR
Sovyet yönetimi, kurduğu çalışma kamplarında kadın, yaşlı, çocuk ayrımı yapmadan Ahıskalıları en ağır işlerde çalıştırdı.
Ahıskalı Türklerinin şehirlere yerleşmeleri yasaklandı. Bulundukları yerlerden izin almadan ayrılmama kuralı konuldu, kuralı ihlal eden Ahıskalılar, yakınlarıyla birlikte Sibirya'ya 25 yıllık sürgüne gönderilerek cezalandırıldı. Açlık, salgın ve bulaşıcı hastalıklar nedeniyle 30 bin Ahıskalı daha Orta Asya'nın çeşitli bölgelerinde hayatını kaybetti.
AMAÇ KARADENİZ ÇEVRESİNİ TÜRKLERDEN TEMİZLEMEKTİ
Stalin yönetimi, sürgünün gerekçesini, "Tüm erkekleri Ruslarla cephede olan Ahıskalı Türklerin, 2. Dünya Savaşı'nda Nazilerle iş birliği yapması" olarak açıkladı. Ancak SSCB'nin dağılmasıyla, gerçek amaç ortaya çıktı. Sovyet kayıtlarına göre, Kırım ve Ahıskalı Türklerin sürgünü, Karadeniz çevresini Türklerden temizlemek amacıyla yapıldığı anlaşıldı.
TOPRAKLARINA DÖNMEYİ BEKLİYORLAR
Bugün Ahıska bölgesinde yaklaşık 20 bin kişi yaşasa da, bunların çok küçük bir bölümü Türklerden oluşuyor. Ahıskalı Türklerin çok büyük bir bölümü zorunlu sürgün edildikleri yerlerde veya daha sonra göçtükleri ülkelerde yaşamlarını sürdürüyor.
Uluslararası kuruluşların raporlarına ve çeşitli kaynaklara göre, bugün 550-600 bin Ahıska Türkü vatanlarından uzakta yaşıyor. Ahıskalı Türklerin en çok yaşadıkları ülkelerin başında Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan, Rusya, Özbekistan, Kırgızistan, Ukrayna ve ABD geliyor.
KANUNA RAĞMEN SOMUT ADIM ATILMADI
Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla gündeme gelen Ahıskalı Türklerinin topraklarına dönme konusunda ise yıllara rağmen bir çözüme ulaşılamadı. Gürcistan yönetimi, 2007 yılında kabul edelin Ahıskalı Türklerin anavatanlarına geri dönüşünü kapsayan kanuna rağmen hala somut adımlar atmadı.
SÜRGÜN YILLARINI HALA GÖZYAŞLARIYLA ANLATIYORLAR
Ahıska Türkleri, Sovyet lider Stalin tarafından 1944 yılında yurtlarından sürgün edilişlerini unutamıyor.
Ahıska Türkleri, Sovyetler Birliği (SSCB) lideri Josef Stalin tarafından 1944 yılında Gürcistan sınırları içindeki yurtlarından sürgün edilişlerinin 76. yılında yaşadıklarını ilk günki gibi gözyaşlarıyla anlatıyorlar.
İlk kafilesi 25 Aralık 2015'te Ukrayna'dan getirilen Ahıska Türkü aileler, Türkiye'de, geride bıraktıkları acı dolu sürgün günlerinin izlerini silmeye çalışıyor. Erzincan'ın Üzümlü ilçesine yerleştirilen 1937 Ahıska Türkü, kendilerine verilen evlerde huzur içinde yaşamlarını sürdürüyor. O dönemi yaşayanlardan biri olan Hayriye Agali'nin sözleri, insanlık vicdanına inen demir bir yumruk gibi..
Acı olaya 6 yaşındayken tanık olan ve gözyaşları içerisinde yaşadıklarını anlatan 81 yaşındaki 5 çocuk annesi Hayriye Agali, 1944 yılında köylerine gelen Sovyet askerlerinin erkekleri çağırıp iki saat içerisinde köyü terk etmelerini dayattığını söylüyor.
"TRENE DOLDURUP SÜRDÜLER"
Sabah erken saatlerde evlerinden silah zoru ile çıkarıldıklarını ve askeri araçlarla taşındıktan sonra bir yük treninin vagonlarına 5-6 aile olarak bindirildiklerini ifade eden Agali, şöyle konuştu:
"Küçükbaş hayvanımız çoktu. Babam bir koyunu kesip götürmek için çıkardı. Askerler izin vermedi ama babam bir şekilde koyunu kesip içini temizleyip çuvalın içine koydu. Bizleri Ahıska'da trene doldurdular ve sürdüler. Tren yolculuğu sırasında bir çocuk öldü, askerler kimse görmesin diye üzerini örttü. Kıymetsiz olduk, bize hiçbir yer vatan olmadı. Özbekistan'a gittik orada da yoksulluk çektik. Az bulduk, çok bulduk yaşamaya çalıştık."
"HİÇBİR YER BİZE VATAN OLMADI"
Agali, çok sıkıntılar çektiklerini vurgulayarak babasını Özbekistan'da kaybettiğini ve 6 kardeş olarak anneleriyle yaşamlarını sürdürdüklerini dile getirdi.
Hayatlarının sürekli sürgünle geçtiğini aktaran Agali, "Çok zor günler gördük. Oradan oraya gittik ama hiçbir yer bize vatan olmadı. Böylede sahipsiz kul olur mu? Gittiğimiz her yerde ev yaptık, malzeme aldık ama bıraktık gittik. Kazanıp alıyoruz, bırakıp gidiyoruz. 70 yıldır biz sürgündük, 70 yıldır kazandık, her yerde bırakıp gittik." diye konuşuyor.
Kendilerine sahip çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür eden Agali, "Cumhurbaşkanımız bu milleti getirdi, bize sahip çıktı. Bize, dünyayı bağışladı, çok memnunuz. Bizi getirdiler, ev verdiler, iş verdiler, babası oğluna vermez, Allah var. O bize baba oldu, memleketimizi Allah bozmasın." diye dualar ediyor.
TARLALARDA GEÇİMLERİNİ SAĞLADILAR
Olayın tanıklarından 94 yaşındaki Köşeli Rical ise silah zoruyla köylerinden çıkarıldıklarını anlattı. İki ay tren vagonlarında yaşadıklarını söyleyen Rical, "Sürgünden sonra Özbekistan'a gittik. Tabii burasının fakir bir yer olduğunu fark ettik ve tarlalarda çalışarak geçimimizi sağladık." dedi.
Sürgünde yaşanılan zorlukları büyüklerinden dinleyerek öğrenen Ahıskalı 56 yaşındaki 4 çocuk babası Şah İsmail Rical da, şunları kaydetti:
"Sürgün olmanın manası nedir, yani vatansız. Vatanı olmadıktan sonra bir dilenci gibi yaşamanın ne farkı var? Ukrayna'da da savaş oldu, oradan da Allah razı olsun Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bize sahip çıktı. Talepte bulunduk, Allah razı olsun Türkiye'ye getirdiler, ev verdiler, yemek verdiler. Çocukken hep bir vatanımın olmasını isterdim. Boş dağlara bile hasret kalmıştık. Kendi vatanımda olduğumdan, Türk olduğumdan gurur duyuyorum."