Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. İktidarın dış politika hamlelerini ve uluslararası politikada yetersiz kalmasını eleştiren Ağıralioğlu, İmralı ile devam eden müzakerelere tepki gösterdi. Ağıralioğlu, şunları söyledi:

"Etrafımızda cereyan eden hadiseler var. İç politik gündemin kararttığını düşündüğüm hadiselere işaret etmek zorundayım. İç politik gündem, dışarıda ne olup bittiğine karşı biraz duyarsız hale bilerek ya da bilmeyerek getirilmiş olabilir. Kıbrıs’ta başımızda büyük bir bela var, Suriye‘de başımıza bela edilmeye çalışılan bir terör devleti var, ucu bize kadar dokunacak olan azgın bir İsrail güvenlik programının önce Suriye’ye, sonra Irak’a, İran’a, Türkiye’ye dair hesapları var. Siyaset bugün iç politik gündeme çok odaklandığı için Güney Kıbrıs Rum Kesimi üzerindeki İsrail hesaplarını, adanın tamamı üzerinde hak sahibiymişler de Kıbrıs tek devletmiş de Rumların yönetimindeymiş gibi hesaplarını, heveslerini Türk Devletler Teşkilatı’na da bulaştırarak bize yaşattıkları bir süreç var. Milletin gözünden kaçmasın, hariciye daha duyarlı hale gelsin, devletimiz itiraz edebilsin diye bu konuyu ısrarla gündemde tutmalıyız. Dış politikamızın 1974’ten Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adı altında mesuliyetini, daha evvelinde de ileri bir karakolumuz hükmünde olan, bize ait olan bu topraklardaki haklarımız ihlal edilmeye çalışılıyor. Fiili işgal muamelesi yapılacak birtakım kalkışmalar tertip ediliyor. Bunların hepsinin önüne geçilmesi lazım.

"Çözüm diye konuştuğunuz sürecin de siyasetin dilini ne hale getirdiğini görüyoruz"

Kıbrıs’ta bir oldu bitti, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin Kıbrıs bayrağı adı altında hem büyükelçilik düzeyinde temsili hem de Suriye’de Dışişleri Bakanının Kıbrıs’ı temsilen ağırlanması bir fecaattir, kırmızı çizgilerimizin ihlalidir. Bölgedeki inisitiyafimizin balondan olduğuna dair şüphe vermektedir. Ahmed Şara’ya eğer engel olamıyorsanız Rum Kesimi’nin Dışişleri Bakanı’nı ağırladığı için KKTC’nin Dışişleri Bakanı’nı ağırlatacaksınız KKTC bayrağıyla. Kıbrıs’taki oldu bittiyi, İsrail’in azgınlığını, münhasır ekonomik bölge üzerindeki fiili işgal hesaplarını, Avrupa’nın Rusya’yla yaşadığı doğal gaz geriliminden sonra gözünü Akdeniz’e diktiğini görün.

Bölgedeki nüfuzunuz neye yarıyor? Bölgede ucu özerkliğe gidecek toplantılar yapılıyor, siz bölgede çok nüfuzlusunuz, öyle diyorlar! Madem elinizde bu kadar inisiyatif var Ahmed Şara Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin Dışişleri Bakanı’nı nasıl ağırlıyor? Suriye’de 800 noktayı İsrail vuruyor, PYD’nin elindeki silahları İsrail’in vurmamasının hesabını kim belirliyor? Madem PYD’nin elindeki silahlar Ahmed Şara’ya verilmeye çalışılıyor binlerce TIR silahın Ahmed Şara’ya geçmesine niye rahatsız olmuyorsunuz? O silahlar sizin çünkü. Gözümüzün önünde olan biten Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin uluslararası diplomaside daha önce var olan kırmızı çizgilerinin hepsinde büyük bir aşınma olduğunu görüyoruz. Teröristlerle müzakere ederek devlet kurmadık biz. Çözüm diye konuştuğunuz sürecin siyasetin dilini ne hale getirdiğini görüyoruz. Şehidimiz vardı, Milli Savunma Bakanı’mız diyemedi ki ‘Teröristler evlatlarımızı katletti.’ Süreçle ilgili hassasiyet gösterecekseniz milletinize yaslanın. FETÖ’cülerle daha önce beraber oldunuz, devleti sokaklara düşürdünüz, milleti sizin beraberliğinize rağmen sokaktan devleti topladı, size verdi yine. Çözüm sürecinde yine bu it sürüsü ile beraber oldunuz. Çözüm sürecinde Meclis’te maaş verdikleriniz, ellerini sıktıklarınızın çektirdikleri fotoğraflardakiler 40 yıllık terör saldırısının bütün aşamalarında var olanlar."

"Binaları yıkılmayacak şekilde yapan devlet lazım bize"

Ağıralioğlu, İstanbul'da meydana gelen 6.2'lik depremin ardından kamuoyunda yeniden tartışılmaya başlanan büyük İstanbul depremi ve iktidarın depreme ilişkin çalışmaları hakkında da şöyle konuştu:  

AKP’li Belediye Başkanı hakkında tedbir kararı verildi AKP’li Belediye Başkanı hakkında tedbir kararı verildi

"Yaraları sarmaya muktedir devletten daha önemli bir devletimiz olsun, yaralanmadan bizi kurtaracak devlet. Binalar yıkılınca, ‘Binaları yaparız’ diyen devlet değil, binaları yıkılmayacak şekilde yapan devlet lazım bize. Bu kadar deprem yaşamış ülkelerde hala depremle ilgili lakırdı yapılmaz. Depremler yaşıyoruz biz devamlı. Bu kadar depremler yaşamış devlette hala nutuk atıyoruz. Vatandaş mağdur da edilemez ama bu yüksek enflasyon altında vatandaşa altından kalkamayacağı borçlar yüklenemez. Meselelerini doğru konuşamadığı için ülke meselelerini çözemez hale geldi. En mühim sorunumuz, sorun çözme kapasitemizi kaybetmiş olmak. Enflasyonu düşüremiyorsunuz çünkü enflasyonun nasıl düşeceğiyle ilgili doğru istişareler ve planlar geliştiremiyorsunuz. Seçim popülizmiyle enflasyonu düşürme programları arasına sıkışıyorsunuz. Döviz rezervi biriktireceğiz diye ekonominin canına okuyorsunuz, sonra utanmadan usulüne iş yapmadığınız için elimizden bir yılda biriktirdiğimiz rezervler üç günde gidiyor."a