İsrail’in Güney Kıbrıs Rum Yönetimi aracılığı ile bölgedeki üsleri kullanarak Gazze’deki soykırıma devam ediyor. Uzmanlar bu durumun uluslar arası hukuka aykırı olduğunu söyledi.

TRT HABER’den Sertaç Aksan konuyla ilgili Uluslararası Hukuk Uzmanı Prof. Dr. Selami Kuran ile konuştu.

Prof. Dr. Kuran, İsrail ve GKRY’nin uzun yıllardır birlikte askeri tatbikatlar yaptığını hatırlatıyor. İki ülkenin 2010’da imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmasıyla deniz kaynaklarının araştırılması için de birlikte hareket ettiklerini söylüyor.

Halk, Meksika Senatosu'nu bastı Halk, Meksika Senatosu'nu bastı

Ancak, özellikle 7 Ekim’den sonraki süreçte farklı bir fiili durumun ortaya çıktığının altını çiziyor Prof. Dr. Kuran. Ada’nın güneyindeki İngiliz askeri üssünden kalkan uçakların İsrail’e askeri malzeme naklettiği iddiasını anımsatıyor.

Deniz kaynaklarının araştırılması için imzalanan anlaşmanın da bugünlerde İsrail’in askeri çıkarları için kullanılma ihtimalinin hiç de düşük olmadığını belirtiyor Kuran.

İsrail’in kendi çıkarları için Ada’yı kullanmasının Kıbrıs’ın kurucu anlaşmasına aykırı olduğuna işaret ediyor ve “Ayrıca bilindiği üzere Türkiye, Yunanistan ve İngiltere burada garantör. Tel Aviv’in buradaki faaliyetleri tüm bu uluslararası hukuk ile çizilen çerçevenin de dışında kalıyor. Daha net bir ifadeyle İsrail ve GKRY uluslararası hukuku çiğniyor” bilgisini paylaşıyor.

ANKARA FARKLI ADIMLAR ATABİLİR

Türkiye’nin garantör olduğunu ve Ada’nın tamamını ilgilendiren durumlarda söz hakkı bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Selami Kuran, üçüncü ülkelerle yapılan askeri anlaşmaların da bu çerçevede ele alınacağına dikkat çekiyor.

Garantörlük kapsamında, Ada’nın uluslararası konumuna zarar verecek faaliyetlerin engellenmesinin öngörüldüğünü anlatan Prof. Dr. Kuran, şöyle devam ediyor:

“Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan hakları var. Bunları daha önce kullandı. Gerekirse yine kullanır. Çünkü askeri amaçla kullandırılan üsler meselesi anlaşmalara aykırı. Ankara, bu süreci Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na taşıyabilir.

Eğer Rum Yönetimi bu uyarıları dikkate almazsa o zaman Türkiye birtakım başka faaliyetlerde bulunabilir. Oradaki havalimanı ve limanların hukuku aykırı kullanımıyla ilgili somut adımlar atabilir. Ayrıca, Hizbullah eğer iddia ettiği gibi GKRY tarafını vurursa o zaman Ada’nın bütünlüğü açısından yine garantör olarak Türkiye’nin söyleyeceği şeyler olabilir.

Tabii son gelişmelerin ardından GKRY tarafı ‘lojistik üs’ diyerek konuyu geçiştirmeye çalışıyor. Ama askeri olarak da kullanıldığına dair ciddi kanıtlar ortaya çıkarsa o zaman Kıbrıs için atılan imzaların baypas edildiği ortaya çıkar ki bu da uluslararası hukuk açısından doğru değil.

Türkiye, bu hukuk tanımazlığın ve suistimalin önlenmesi için elbette adımlar atabilir. Herkesin üzerinde hemfikir olduğu konu Ada’daki Türk halkını etkileyecek olumsuz bir durumun mutlaka karşılık bulacağı gerçeğidir. Umarım, GKRY bu yoldan döner ve Ada’nın huzurunu doğrudan etkileyecek hukuksuzluklara imza atmaktan vazgeçer.”

Editör: Haber Merkezi