Türk dünyasında birlik ve dayanışma amacıyla kurulan Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) üyesi bazı ülkeler, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde (GKRY) büyükelçilik açma kararı aldı. Özbekistan ve Kazakistan’ın ardından Türkmenistan da Rum Kesimi’ne büyükelçi gönderdi. İYİ Parti Türk Dünyası ve Yurt Dışı Teşkilatlanmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ayyüce Türkeş Taş, ANKA Haber Ajansı'na konuya ilişkin değerlendirmede bulundu. Kıbrıs'ta iki devletli çözümün Türkiye için öneminin daha Türk devletlerine dahi doğru anlatılamadığını belirten Türkeş Taş, şunları söyledi:

"Bölgede ciddi bir yeniden yapılandırma oluyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir araya geldi Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir araya geldi

"Kıbrıs Rum kesimine Türk devletlerinin konsolosluk açması, Türk dış politikasının maalesef bu konuda iflas ettiğinin göstergesidir. Çünkü biz Türkiye olarak, Türk Devletleri Teşkilatı Başkanlığı ne de Dışişleri Bakanlığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hem bölgedeki hem de Türkiye açısından ne kadar önemli olduğunu ve kırmızı çizgisi olduğunu hissettirmediklerini görüyoruz. Bu olayı incelerken aslında bölgedeki diğer olaylarla paralel de takip etmek gerekiyor. Suriye'de olan olaylarla beraber ele almak gerekiyor. Çünkü bölgede ciddi bir yeniden yapılandırma oluyor. Onunla alakalı, paralel olarak görüyorum ben bu atılan adımları.

"Türkiye açısından üzücü ve tehdit unsuru olan bir durum"

Kardeş ülkelerimizin hepsi de birer bağımsız, özerk ülke. Bu açıdan hiç kimsenin dediği bir şey yok. Kendi menfaatleri doğrultusunda politikalar izlemekte haklılar. Fakat orada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni işgalci olarak kabul eden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin varlığını kabul edip, orada konsolosluk açmaları gerçekten Türkiye açısından üzücü ve tehdit unsuru olan bir durum. Burada insanın aklına acaba Türkiye bu çözüm süreci denilen bizim ise kalkışma süreci dediğimiz konuda Kıbrıs ile ilgili de mi bazı tavizler verildiği sorunu aklına getiriyor. Doğu Akdeniz'den sondaj gemilerimizin çekildiği yönünde bilgiler de alıyoruz. Bu konuda Dışişleri Bakanlığı’nın acil bilgilendirme yapması gerekiyor. Kardeş ülkelere tepki göstermek yerine bizim nerede eksiklik veya hata yaptığımızı, dış politikamızı kardeş ülkelere dahi yeteri kadar anlatamadık, kırmızı çizgilerimizi aktaramadık, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin önemini kardeş ülkelere hissettiremedik bunun analizinin yapılması gerekiyor.

"Ada için Türkiye bedel ödemiştir"

Türk Devletleri Teşkilatları'nın da en son toplantıda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de orada gözlemci olarak katılmıştı hatırlarsanız. Orada da bunun önemi nasıl hissetirilemedi, Sayın Binali Yıldırımın orada ne yapıyor, bir açıklama yapması gerekiyor. Şu ana kadar bir açıklama gelmedi. İnşallah bu işten Türkiye'nin lehine olacak şekilde dönülür diyorum ama dediğim gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye'nin kırmızı çizgilerinden bir tanesidir. Vazgeçilmezidir çünkü bizim güvenliğimiz açısından da önemlidir, bölgedeki varlığımız açısından da önemlidir. Doğu Akdeniz'deki varlığımız açısından da önemlidir. Bizim vazgeçebileceğimiz bir yer değildir ve Türkiye zaten bunun için de bir bedel ödemiştir. Türkiye oradaki işgali önlemek adına bir Barış Harekatı düzenlemiştir.

"Ada İngiliz işgali altındaydı"

Benim babam da bir Kıbrıs Türk'ü. Kendisinin doğduğu ortaokul ve lise çağlarına kadar İngiliz işgali altındaydı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. O işgalde; vatansız, bayraksız olmanın ne demek olduğunu hissedip Kuleli Askeri Lisesi’ne giderek kariyer planlaması yapmıştır. Kıbrıs'ta Türkiye hep vardı, hep de var olacak. Zaten dediğim gibi bir Türk adasıydı orası. Sonuçta Barış Harekatı sonunda iki devletli bir sistem kuruldu ama dünyada bir tarafı tanındı diğer tarafı tanınmadı. Biz hala bu iki devletli sistemin tüm dünya tarafından çalışmalar yapmak zorundayız. Aksini ne parti olarak ne de Türk milleti olarak kabul etmemiz mümkün değildir."