SİYASET

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşu Trabzon'da kutlandı

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Trabzon Başkonsolosu Çağatay Erek, " Kıbrıs Türk halkı, devletinin doğuştan gelen hakkı olan egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesini içeren vizyonu savunmaya devam edecektir. Diğer taraftan da adil ve kalıcı bir çözüm arayışından vazgeçmiş değildir" dedi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) kuruluşunun 41'inci yıl dönümü dolayısıyla, Trabzon’da tören düzenlendi. Atatürk Alanı’ndaki törene Trabzon Vali Yardımcısı Hacı Osman Hökelekli, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Trabzon Başkonsolosu Çağatay Erek, kuvvet komutanları, protokol üyeleri, gaziler ve vatandaşlar katıldı.

Meydanda bulunan Atatürk anıtına çelenk sunumuyla başlayan tören; saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile devam etti. Törende konuşan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Trabzon Başkonsolosu Çağatay Erek, "Atatürk ilke ve inkılaplarına güçlü bir şekilde bağlı olan Kıbrıs Türk halkı, O'nun açtığı yolda sonsuza dek yürümeye ant içmiştir. 15 Kasım 1983 tarihi Kıbrıs Türkü'nün Kıbrıs adasındaki varlığının baki olduğunu tüm dünyaya haykırdığı gün olarak tarihe not edilmiştir" dedi.

"Adil ve kalıcı bir çözüm arayışından vazgeçmiş değildir"

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Trabzon Başkonsolosu Çağatay Erek, şöyle konuştu:

"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin 41. yıldönümü nedeniyle gerçekleştirmekte olduğumuz etkinliğe katılımından ötürü sizlere en içten teşekkürlerimi sunarım. Konuşmamın başında Ulu Önder Atatürk'ü saygı ve minnetle anıyorum. Atatürk ilke ve inkılaplarına güçlü bir şekilde bağlı olan Kıbrıs Türk halkı, O'nun açtığı yolda sonsuza dek yürümeye ant içmiştir. 15 Kasım 1983 tarihi Kıbrıs Türkü'nün Kıbrıs adasındaki varlığının baki olduğunu tüm dünyaya haykırdığı gün olarak tarihe not edilmiştir. Kıbrıs Türk halkı, Kıbrıs Rum liderliği ve Yunanistan'ın Kıbrıs adasını bir Helen adasına dönüştürme hedefini boşa çıkaran Türk Mukavemet Teşkilatının öncülüğünde ve parçası olmaktan gurur duyduğumuz yüce Türk Milletinin milli mücadelesinden aldığı ilhamla adadaki Türk mevcudiyetini korumayı bilen kahraman bir halktır. Verdiği mücadeleyi, kendi kaderini tayin etme hakkını kullanıp çağdaş ve demokratik değerler üzerine inşa ettiği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni kurarak taçlandırmıştır. Bu noktada özgürlük mücadelesi liderimiz Dr. Fazıl Küçük, kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş ve dava arkadaşlarını minnet, şükran ve rahmetle anıyorum. Kıbrıs Türk halkı uluslararası toplum içerisinde hak ettiği yeri alabilmek için mücadelesine devam etmektedir. Bir taraftan da Kıbrıs meselesinde süregelen statükonun devamını reddetmektedir. Kıbrıs meselesinin temelinde yatan esas sorun, adadaki iki tarafın statüsü arasında uluslararası camia tarafından yaratılan eşitsizliktir. Bu anlayışla Kıbrıs Türk halkı, devletinin doğuştan gelen hakkı olan egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesini içeren vizyonu savunmaya devam edecektir. Diğer taraftan da adil ve kalıcı bir çözüm arayışından vazgeçmiş değildir. Türk tarafının önerisinde yer alan adada var olan iki komşu devletin işbirliğini öngören bir model, sadece Kıbrıs adasına değil, Doğu Akdeniz'in barış, refah ve istikrarına da önemli katkılar sağlayacaktır.

"Anavatanımız Türkiye'mize mücadelemizin her aşamasında yanımızda olduğu için müteşekkiriz"

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Doğu Akdeniz'deki meselelerin çözümü için diplomasi yolunu seçerek birçok kez işbirliği iradesini teyit etmiştir. Kıbrıs Rum tarafının ise tek yanlı ve maksimalist yaklaşımlarını sürdürdüğünü görüyoruz. Maalesef Kıbrıs Türk halkının haklarını gasp eden ve adanın tek temsilcisi olma iddiasını devam ettiren Güney Kıbrıs Rum yönetiminin, Kıbrıs Türkünün ambargo altında adeta nefes almasını engellemek amacıyla yaptığı girişimlere seyirci kalmadık, kalmayacağız. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak ülkemize ve halkımıza uygulanan gayri insani, siyasi, ekonomik ve diğer birçok alandaki ambargoların yıkıcı sonuçlarını anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti'nin her alanda verdiği sonsuz destek ile aşmaya çalıştık, çalışıyoruz. Anavatanımız Türkiye'mize mücadelemizin her aşamasında yanımızda olduğu için müteşekkiriz. Kıbrıs Türklerinin haklı davası yalnızca Kıbrıs adasında var olma davasından ibaret değildir. Aynı zamanda Anadolu'ya hapsedilmeye çalışılan Büyük Türkiye Cumhuriyeti'nin de davasıdır bu dava. Doğu ile Batı arasında gerek ticari gerekse kültürel bir köprü olmaya çalışan Kafkasya ve Orta Asya'daki Türk soydaşlarımızın da Akdeniz'de var olma davasıdır. Sözlerime son verirken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Trabzon Başkonsolosluğu olarak Cumhuriyetimizin 41. yıldönümünü kutladığımız bu önemli günde, halkımızın geleceğe umutla bakmasında her zaman en büyük desteği aldığımız Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tüm sivil ve askeri kurum ve kuruluşlarına minnettarlığımızı sunar. Kurtuluş mücadelesi sırasında canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle ve varoluş mücadelemize her zaman destek veren Anadolu'muzun güzel insanlarını şükranla anıyorum."