Vatikan, Katolik Kilisesi’nin lideri Papa Francis’in, bir Paskalya sabahında 88 yaşında hayatını kaybettiğini duyurdu. Papa Francis, kısa süre önce ciddi bir çift taraflı zatürre nedeniyle hastaneye kaldırılmış, bu durumu atlatmayı başarmıştı. Vatikan tarafından yayınlanan video açıklamada, Roma Katolik Kilisesi'nin ruhani lideri Papa Francis'in ölümü doğrulandı. Papa, bu sabah hayatını kaybetti.
Papa Francis’in papalığı, birçok açıdan “sıra dışı” olarak görüldü. Papa Francis, pek çok konuda ilklere imza attı. Buna göre, Katolik Kilisesi’nin Cizvit tarikatından olan, “Francis” ismini seçen, TED konuşması yapan ve Latin Amerikalı olan ilk papa olarak anılırken; aynı zamanda, selefinin ölümü değil istifasıyla seçilen 600 yıldan uzun bir sürenin ardından göreve gelen ilk papa olarak da tarihe geçti.
Papa Francis, 17 Aralık 1936’da Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te doğdu. Ailesi ona Jorge Mario Bergoglio adını verdi. Babası José Mario Francisco Bergoglio, İtalya'dan Arjantin'e göç etmişti. Annesi Regina Maria Sivori de İtalyan kökenliydi. Papa Francis, okulda gördüğü temel eğitimden sonra 1958'de genel merkezi Roma'da yer alan ve Katolik Kilisesi’nin bir tarikatı olan Cizvitler'e katıldı, Katolik ilahiyat tahsilini de 1970'te tamamladı.
Francis, 20 Mayıs 1992'de Papa II. Ioannes Paulus tarafından Buenos Aires'e yardımcı piskopos, Auca'nın da itibari piskoposu olarak tayin edildi. Çok sayıda değişik ünvan ve pozisyondan sonra Papa II. Ioannes Paulus, Francis’e 2001'de kardinal papazı ünvanını vererek, Kardinal Heyeti'ne aldı. Francis, ileri yaşına ve sağlık sorunlarına rağmen 13 Mart 2013'te, 266’ncı Papa olarak seçildi ve “Franciscus” ünvanını aldı. Bir basın toplantısında Papa Franciscus, soru üzerine "adını Cizvit Tarikatı'nın kurucularından olan Franciscus Xaverius'a atfen değil, İtalyan Katolik Aziz Francesco'ya atıfla aldığını" belirtti.
Kararları hem ilericiler hem muhafazakarlar tarafından çokça tartışıldı
Papa Francis, “ilerici” ve “muhafazakar” çizgiler arasında bir denge kurmaya çalışsa da her iki tarafla da zaman zaman gerilim yaşadı. Buna göre Papa Francis, bazılarına göre “yeterince ilerici değildi”, diğerlerine göreyse "fazlasıyla ilericiydi". Batı medyasına göre, Francis’in çabasının bir sonucu olarak, "onun papalığı, bugünün dünyasında Katolik olmanın ne anlama geldiğine dair güçlü bir ışık tuttu."
Papa Francis’in, "Amoris Laetitia" başlıklı resmi papalık öğretisinde, boşanmış ve yeniden evlenmiş kişilerin, Komünyon (Katolikler için bir ibadet çeşidi) alıp alamayacağı konusuna daha açık yaklaştığı gerekçesiyle büyük tartışmalara yol açtı.
Öte yandan, Papa Francis’in eylemleri, kadınların kilisedeki rolleri, evli din adamlarının görevlendirilmesi ve LGBTQ+ Katoliklerin, Kiliseye daha geniş kapsamda dahil edilmesi gibi konularda daha köklü değişiklikler bekleyen ilerici Katolikleri de hayal kırıklığına uğrattı.
Papa Francis’in Querida Amazonia başlıklı bir öğretisi de bu denge arayışının bir başka örneğiydi. Bu belgede, bazı piskoposların taleplerine rağmen evli erkeklerin rahipliğe kabul edilmesini desteklemedi. Ayrıca, din görevlisi eksikliğini gidermek adına kadınların diyakoz (üç yüksek ruhban derecesinin ilk basamağı) olarak atanmasına da izin vermedi. Papa Francis, konuyla ilgili derinlemesine yaptığı değerlendirmede, “bu meselelerde çok fazla bölünme ve değişim için net bir uzlaşma olmadığını gördüğünü” belirtti.
Papa Francis’in LGBTQ+ yaklaşımı
Papa Francis , LGBTQ+ bireylere yaklaşımında seleflerinden önemli ölçüde daha hoşgörülü bir ton benimsedi. Temmuz 2013'te televizyonda yayınlanan "Ben kimim ki yargılayayım?" ifadesi uluslararası basında geniş yer buldu ve LGBTQ+ insanlarla ilgili en ünlü açıklamalarından biri oldu. Diğer kamusal açıklamalarında Francis, LGBTQ+ insanları kabul etme, karşılama ve onlara eşlik etme ihtiyacını vurguladı. Eşcinselliği suç sayan yasaları kınadı. Evliliğin bir erkek ve bir kadın arasında olduğu geleneksel Katolik öğretisini yinelerken; eşcinsel çiftler için yasal koruma olarak eşcinsel medeni birliktelikleri destekledi. Papalık döneminde, transgenderların vaftiz edilebileceğini teyit etti.
Papa, 27 Mayıs 2024'te İtalya Piskoposluk Konferansı'ndaki bir toplantısında, eşcinsel erkeklerin ilahiyat öğrencisi olarak kabul edilmesiyle ilgili bir soruya yanıt verirken "Zaten çok fazla eşcinsellik var" ifadesini kullandı. Vatikan, bu tartışmaya yanıt olarak Francis adına bir özür yayınladı.
Diğer yandan, Kilise’nin muhafazakâr kanadından gelen tartışmalara da yabancı değildi. Bazı kardinal ve teologlardan, Francis’in öğretilerine dair “teolojik şüpheler” aldı. 2023’te, bu şüphelerin bazılarına yanıt vermek gibi alışılmışın dışında bir adım attı.
Gösterişten uzak, mütevazı bir yaşam...
Gösterişten uzak, mütevazı bir insan olan Papa Francis, geleneksel olarak papaların kaldığı görkemli Apostolik Saray’daki daireyi reddedip, Vatikan’daki sade misafirhanede yaşamayı tercih etti.
Papa Francis, selefleri Benedict XVI ve II. John Paul gibi, iklim değişikliğini ve bunun yıkıcı etkilerini kabul etti. İnsan faaliyetlerinin çevre üzerindeki etkisine dair kilit bilimsel araştırmaları özetleyen Papa, bu sorunun bilim temelli bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini güçlü şekilde savundu. Ancak Francis’in katkısı yalnızca bilimsel değil; aynı zamanda etik ve ruhsal boyutlarda da yenilikçiydi. Çevresel yıkımın sadece fiziksel değil, aynı zamanda ahlaki ve ruhsal nedenleri olduğunu vurguladı. Papa’ya göre, iklim değişikliğiyle mücadele, insanların kalplerinde bir “ekolojik dönüşüm” gerçekleşmesini gerektiriyordu.