Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çayır, şunları söyledi:
"Akşam kim muhalefet ediyorsa sabah iki kolunda iki polis görüyor. Şimdi manzarayı gördünüz. TÜSİAD zaman zaman yanlış yapmış olabilir. 28 Şubatta yanlış yapmıştır. Bir cuntanın veya bir o dönemi saha dışında aktör olan birilerinin dümen suyuna girmiş, milletin seçtiğini doğru bulmayıp onun alaşağı edilmesine şu veya bu şekilde yardım etmiş olabilir. Zaman zaman 1970’li yıllarda Ecevit’in azınlık hükümetine ya da genel hükümetine de muhalefet ettiler. Geçmişte bir sürü bu şekilde süreç var. Ancak ülkeyi yönetenlerin, akıl sahiplerinin, dirayet sahiplerinin insanın kendisine değil söylediklerine bakmamız lazım. TÜSİAD; eleştirebilirim, doğru bulabilirim yanlış bulabilirim. Bunu ayrı bir yere koyarak söylüyorum ki ne söylediler Türkiye’de olup biteni özetlediler kendilerine göre. Bazılarına katılırız, bazılarına katılmayız. Bazılarını doğru buluruz bazılarını bulmayız. Normal bir toplumda, normal bir hayat ünitesinde ülkenin sorumluluğunu üstüne almış adam der ki 'Gelin bakalım kardeşim, gelin. Uzaktan konuşmayın. Direkt bana söyleyin. Dertlerimizi birinci ağızdan dinleyeyim.' Böyle demiş olsa kazanır mıydı? Kaybeder miydi? Kazanırdı. O ne yaptı? Sabahleyin adamlara polis gönderdi. Bir kişinin sağında bir polis solunda bir polis kollarına girdiler savcılığa götürdüler. Bu resim ‘ben istediğim gibi bu ülkeyi yönetirim’in resmidir. Soralım herhangi bir savcı ilgili kişilere bir fezleke yollasaydı, bir çağrı yapsaydı, bu insanlar polis maharetiyle değil de kendi ayaklarıyla kendi rızalarıyla gelebilirler miydi? Gelirlerdi. Neden ille de sağına soluna polis koyup kolunu tutuyorsunuz. Bu resmin bize söylediği ‘Aklınızı başınıza alın. Bana muhalefet etmeyin. Benim karşıma geçmeyin. Bana söz söylemeyin. Başınıza ne geleceğinizi görün.’ Bunun Türkçesi bu. Başka anlam çıkaran varsa da çıkarsın.
''Sayın Cumhurbaşkanı ortak aklı terk etmişsiniz''
Sayın Cumhurbaşkanı bakın ya akıl alamıyorsunuz ortak aklı terk etmişsiniz ya da kendi aklınızı her şey sanmak gibi bir yanlışın içerisindesiniz. Beni ne sanarsanız sanın. Bir partinin genel başkanı. Ben bu ülkenin ortak paydasının ortak sesi vicdan sesi adalet sesi olarak görüyorum kendimi. Benden alacaklarını al. Yolun yol değil, tuttuğun yol, yol değil. Aklın her şeye yetmez aklın her şeye kadir değil. Bilmediğini bilenden öğren. Ortak akla müracaat et vicdanı terk etme, adaleti terk etme. Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma. İnsanları korkutma, insanları korkuyla idare etmeye çalışma. Adalet, şeffaf yönetim, hesap verilebilirlik dahası terk ettiğiniz bütün gücü elinde tutmaya çalıştığın o kaosu terk et. Bırak güçler ayrılığı olsun, bırak yargı işini yapsın, yürütme işini yapsın, yasama kendi işini yapsın.
"Türkiye ekonomik olarak çökmüş durumda"
Türkiye derhal erken seçime gitmelidir. Erken seçime niye gitmelidir biliyor musunuz değerli kardeşlerim? Bir, Türkiye ekonomik olarak çökmüş durumda. Bundan dolayı derhal yakın zamanda gelecek zamanda iyileşme gözükmemektedir. Resesyon ülkenin temel politikası olmuş yani durgunluk. ‘Yani alış veriş yapma, gitme mağazalara, para harcama’ diyor. Türkçesi bu. Yani o böyle yaparsa Türkiye'de enflasyonun düşeceğini düşünüyorlar. Üretimi hiç öncelemiyorlar. Halbuki bir üretim yapacaksın, kazancını çoğaltacaksın, iki tasarruf edeceksin. Kara delikleri kapatacaksın. Cumhurbaşkanı bütçesini keyfince kullanmayacaksın. Har vurup harman savurmayacaksın. Yakınlarına yedirmeyeceksin, yakınlarını zengin etmeyeceksin. 'İlla bütün medya benim elimde olsun. Bir konuşunca 40’ı birden beni canlı versin' demeyeceksin. İşte süreli siyaset burada devreye giriyor. Bizim projemiz şu an anayasa hükmü olsa Türkiye’de birçok şeyin değişeceğini bilmelisiniz. Süreli siyaset, tek celsede adalet projemiz Türkiye’de hakim olsa anayasal hüküm olsa 4+4’ü yapan evine gider. Şu an 25 senede bir adam bir ülkeyi yönetmeye kalkmaz. Onunla da yetinmeyip bütün yasaları ve anayasaları zorlayarak 'bir daha olayım, bir daha olayım' demez. Normal işini yapar evine gider. Süreli siyasette de hiçbir zaman iktidar kendi zengin sınıfını oluşturmaz. Mülakat olmaz, dayı olmaz.''