İsmail Saymaz, Halktv'de yer alan yazısında Doğukan Çep ile ilgili dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

Saymaz, talep edilmesine rağmen Çep'in ifadesinin alınmadığını yazarak, Doğukan Çep'in ifadesinin soruşturmanın seyrini değiştirebileceğini ima etti.

İsmail Saymaz'ın yazısı şöyle:

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin ana davadan ayrılan ve Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılamanın son duruşması 6 Şubat’ta görüldü.
Tutuklu Komiser Mustafa Ensar Aykal tahliye edildi.
Bir karar daha var ki, tahliyenin gölgesinde kaldı ve fark edilmedi. Halbuki suikastin aydınlanması bakımından hayati önemdeydi.
Duruşma tutanağındaki üç numaralı karar şu şekilde:
“Doğukan Çep’in Sincan 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu aracılığıyla ifade vermek istediğine dair dilekçe sunduğu anlaşılmakla Çep’in gelecek celse tanık olarak SEGBİS’ten beyanının alınması için bulunduğu ceza infaz kurumuna yazı yazılmasına…”
Tutanakta belirtilmiyor ancak Çep’in yapacağı tanıklık cinayet davasının seyrini değiştirebilir.
Nereden mi biliyorum?
Anlatacağım.
Önce yargılamaya dair birkaç hatırlatmada bulunayım.
Sinan Ateş Davası, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 Ekim 2024’te karara bağlandı. Doğukan Çep ve Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisi Tolgahan Demirbaş, cinayeti azmettirdikleri; tetikçi Eray Özyağci, gözcü Suat Kurt ve motosiklet sürücüsü Vedat Balkaya ise Ateş’i öldürdükleri için ceza aldı.
Telefon şifrelerini vermeyen MHP’li avukat Serdar Öktem ve Komiser Mustafa Ensar Aykal’ın dosyaları ayrıldı.
Öktem, tahliye edilirken, Aykal tutuklu kaldı.
Öktem’in geçmişte avukatlığını yaptığı Doğukan Çep ve Eray Özyağci’yi suikast için temin ettiği ileri sürülüyor.
Aykal’ın ise Ateş’in adresini ve avukatının bilgilerini Tolgahan Demirbaş’a verdiği iddia ediliyor.
Yargılama Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 2024/207 esas numaralı dosyada devam ediyor.Azmettirici Doğukan Çep, bu dosyaya iki kritik yazı gönderdi.
İlki 28 Kasım 2024 tarihli.
Çep, şöyle yazıyor:
“Sayın başkanım, saygılarımı sunar, kolaylıklar dilerim. Efendim, 2024/207 E (Esas) dosyası ayrılan dava hakkında ifade vermek istiyorum efendim. Saygılarımla.”
Gariptir, Çep’in ifadesi alınmadı.
“Ne söyleyeceksin?” diye soran olmadı.
Ses çıkmayınca Çep, ikinci bir yazı daha yazdı.
Bu kez tarih, 3 Ocak 2025.
Çep, nasıl bir ifade vereceğini somut olarak belirterek, şunları söylüyor:
Sayın saygıdeğer başkanım, kolaylıklar dilerim. Efendim, Sinan Ateş Davası’nın ayrılan dosyasına 20 gün önce dilekçe gönderdim. Bu ayrılan dosya ile alakalı 2’nci dilekçem. Sayın başkanım Serdar Öktem hakkında ifade vermek istiyorum. Elimde deliller ve de şahitler bulunup mahkemenize sunmak istiyorum. Efendim, gereğinin yapılmasını arz ve talep ederim.”
Şu tuhaflığa bakın; Çep, isim verdiği, elinde kanıtlar, göstereceği tanıklar olduğunu söylediği halde mahkeme, azmettiriciyi 6 Şubat’taki duruşmaya kadar ve duruşma günü dinlemedi. Bunun yerine Çep’in 26 Haziran 2025’teki duruşmada dinlenmesine hükmedildi.

Listede adı geçmiyordu! Özlem Zengin "ben de varım" dedi... Listede adı geçmiyordu! Özlem Zengin "ben de varım" dedi...

Anlamakta zorlanıyorum.
Mahkeme neden üç aydır Çep’in ifadesini almadı?
Ve neden dört ay sonrasına öteledi?
Hiç mi merak etmiyorlar?
Çep, ne söyleyecek?
Bildiklerini ve bugüne kadar sustuklarını mı anlatacak?
Serdar Öktem hakkında itirafta mı bulunacak?
Çep, kendisine talimatın kimden geldiğini itiraf eder ve tuğlayı çekerse Sinan Ateş suikasti bütünüyle aydınlanır.