İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yine naif bir dilden uzak bir üslupla konuştu.

 İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bugünkü grup toplantısında yaptığı konuşmada  MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile bazı parti yöneticilerinin kendisine hakaret ve küfür ettiğini dile getirdi. Akşener, “Bugün olmazsa mahşerde hep birlikte Allah'ın huzurunda hesaplaşacağız sizinle” ifadelerini kullandı.

Bu yaşam formlarının eşlerinin suratına nasıl baktığını merak ediyorum

    Fosforlu Meral tag'inin nereden geldiğini, niçin geldiğini 5 yıl evvel yol yürüdüğümüz arkadaşlarımız bilirler. Sayın Bahçeli, Konya'dan üst kurul delegelerini çağırdı ve orada bana 'Fosforlu Cevriye' dedi. Konya'nın çok genç iki üst kurul delegesi bunu tam da kastettikleri gibi olmadığını izah etmeye çalıştım. Fosforlu Cevriye'nin fahişe olmadığını, sert, eli sopalı bir kadın olduğunu söylemek zorunda kaldım. Ben onu korurken 1 yol boyunca gelen giden herkese bunu söyledi.

19 Haziran'da bir kongre yaptık biz. O kongreden sonra benim 9 aylık erkek torunuma, hem de nikah şahidi olduğu oğlumun çocuğuna 'nesebi gayri sahih' (soyu belli olmayan, evlilik dışı doğan çocuk) dedi.

Kereste gibi yaşam formlarına, erkek demeye midem kalkıyor. Onların yüzünün iğrenç olduğunu, her birinin ne kadar korkak olduğunu göstermeye beni vesile kıldın. Sana şükürler olsun Allahım. Bu yaşam formlarının eşlerinin suratına nasıl baktığını merak ediyorum.

DEM Partili Cevdet Konak ve CHP'li Mustafa Sarıgül'e hapis şoku! DEM Partili Cevdet Konak ve CHP'li Mustafa Sarıgül'e hapis şoku!

   Meral Akşener'in Konuşması;

  İktidarı bulduğumuz her fırsatta her mecradan defalarca uyardık. Özellikle uluslararası ilişkilerde şahsi dostluklarınızı değil devletler arası ilişkileri esas alın.

   İki ülke arasındaki ilişki liyakatli diplomatlarla devlet esaslı yürütülmelidir. Dinlediler mi hayır. Erdoğan tüm dış politikasını şahsi kankalıklarına endeksledi. Bugünlerde bir şeyler oluyor. Sayın Akar çıktı ‘Mısır’la tarihi birçok değerimiz var, önümüzdeki günlerde farklı gelişmeler olabilir’ dedi.

  Ardından Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü çıktı, ‘Mısır ve diğer körfez ülkeleriyle bölgesel barış için yeni bir sayfa açılabilir’ dedi. Şimdi ben de doğal olarak sizler adına soruyorum. Sayın Erdoğan bu konuları bakan ve sözcüne açtırarak nabız mı yokluyorsun, Rabia’yı öksüz mü bırakıyorsun?

  Mısır’la bu inatlaşma olmasaydı Doğu Akdeniz konusunda emin olun elimiz daha da güçlü olurdu. Tarih tekerrür mü ediyor? Rabia’yı bu kez de Sisi’nin sofrasında mı bırakıyorsun?

  Sayın Erdoğan devlet böyle yönetilmez kişisel kaprislerinin bedelini bu millete ödetemezsin. Zikzaklarının bedelini Türkiye’ye ödetemezsin. Madem bu noktaya gelecektiniz Türkiye’ye bunca kaybı niye yaşattınız.

  Hem ekonomik, hem ticari hem askeri alanda bunun hesabını kim verecek? Yeni sayfa açıyorum diye işin içinden sıyrılamazsın, önce sorumluluk alacak milletimizden özür dileyeceksin.

  Her adımda bir siyasi hesapları var. O yüzden kimseye güven vermiyorlar. O yüzden ne içeride ne dışarıda kredileri kalmadı. Bu iktidarın artık milletimize verecek hiçbir şeyi kalmadı.

  İktidar ABD ve AB alışverişte görsün mantığıyla her gün kürsülerden ultrainovatif dahiyane eylem planları açıklayadursun aslında akılları fikirleri beşi bir yerdenin keyfinde. Hâlâ mahşerin beş müteahhidinin kasasına ne aktarabilirler onun hesabındalar. Geçen hafta Meclis'e bir yasa tasarısı getirdiler. Köprüden geçenin de geçmeyenin de; havaalanından uçanın da uçmayanın da para ödediği meşhur Hazine garantili KOİ projelerini biliyorsunuz. Ağalara bu işlerdeki garanti yetmemiş olacak şimdi de yurt dışından alacakları garantilere de hazine garantisi vermek istiyorlar.

  Bugüne kadar birçok şirketin 127 milyar lira borcunu üstlenmek zorunda aklan Hazine'ye 50 milyar liralık yeni bir yük daha bindirecekler.

  Aylardır soruyoruz doğu Türkistan’daki Çin zulmüne ne zaman ses çıkaracaksın diyoruz? arkadaşlarımız Şentop’tan randevu aldılar isminin başında Türkiye yazan TBMM’nin hiç değilse bir mezalim kelimesiyle ortak bir karar almasını talep ettiler.

  Ağalardan tık yok ama bunun takipçisi olacağız. Rabia’dan slogan üretenler aynı parmakları Çin’e sallamaya korkuyorlar. Erdoğan yıllarca Filistin’le ilgili hepimizin yanında durduğu sözler söyledi. Filistin’deki çocuklarla ilgili sözler söyledin her birimiz yanında durdu.

 Hayal et kardeşim gözünü kapat hayal et kızının evine eşinin evine sen yoksun oğlun yok damadın yok almış Çinliler götürmüşler kampa gözünden sakındığın o torunlarını almışlar Çin’lilik öğretiyorlar.

  Eşinin bulunduğu eve, kocaları yok oğulları yok o eve Çinli adamlar koyuyorlar. Bu ne Türklüğe sığar ne Müslümanlığa sığar ne insanlığa sığar. Gözünü kapa ve bunu hayal et.

Ne yaparsın sayın Erdoğan. Evine, mahremine, hanene böyle bir tecavüz olsa ne yaparsın Sayın Erdoğan. Bu ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanı olarak ne yaparsın sayın Erdoğan? Biz söze bile razıyız. Hafta sonu Türkistan’daki camilerden gelen görüntüleri izlemeyeniniz yoktur.

 Görüntülerde insanlar Kaşkar’daki camilerimizde insanlar yiyip içip eğleniyorlar. Birçok mescit ve cami kafe ve restorana dönüştürüldü. Sayın Erdoğan ve medyasının Dolmabahçe Camii’nde içki içtiler fantezisi dost gördükleri Çin’de gerçek oldu.

İki satır okumamışsın

  Sayın Erdoğan; camiler bizim kutsalımızdır. Kutsal değerler, senin siyasi pozisyonuna göre unutacağımız veya hatırlayacağımız şeyler değildir. Yarınki Mehmet Akif Ersoy anmasına davet etmeyi biliyorsun, ama İstiklal Şairimiz ne yazmış diye merak edip de, iki satır okumamışsın.

 Bak Akif ne diyor; ‘Ruhumun senden ilahi, şudur ancak emeli, Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.' Çin'de kardeşlerimiz eziliyor Sayın Erdoğan! Mabedimize, namahrem eli uzanıyor. Ne zaman iki çift laf edeceksin? Ne zaman, bir avuç doların hesabını, elinin tersiyle itip,‘ Mabedimin göğsüne uzanan eli sıkmam' diyeceksin?

  Haydi küçük ortak, Perinçek'in elinde esir, onu anladık. Koltuk uğruna, Türklük Davası'ndan caymış, onu da anladık. Peki bu eziklik, bu boynu büküklük, 5000 yıllık Türk Devleti'nin Cumhurbaşkanına yakışıyor mu? Hiç mi utanmıyorsun? Hiç mi sıkılmıyorsun? Yazıklar olsun.

  Madem cumhurbaşkanısın eyvallah bu ülkedeki her kadının namusunun şerefinin garantisi sensin. Can güvenliğinin can güvenliğinin garantisi sensin.

  Garantisi sensin derken neyi kast ediyorum hakimlerdir savcılardır. Ama sen destek verdin. Trollerin destek verdi. Hepinizi Allah’a havale ediyoruz. Bugün olmazsa Allah’ın önünde hesaplaşacağız sizlerle.

  Bir kadına bu manada namusu şerefi üzerine iftira atmanın Kuranı kerimde hangi ayetlerle lanetlendiğini biliyorsun. Seni Allah’a şikayet ediyorum sayın Erdoğan.

   Ölüm olsa da sonunda mücadele etmezsem namerdim. Öldürülsem de tek kişi kalsam da bu mücadeleden dönersem namussuzum, şerefsizim. Bu da Müslüman bir Türk kadınının yeminidir.

Editör: Haber Merkezi