Eğitim-Bir-Sen Samsun 1 Nolu Şube Başkanı ve Memur-Sen İl Temsilcisi Hamdi Yıldız, Hocalı katliamını unutmayacaklarını söyledi.
Eğitim-Bir-Sen Samsun 1 Nolu Şube Başkanı ve Memur-Sen İl Temsilcisi Hamdi Yıldız, Hocalı Katliamı’nın 29. yıl dönümü nedeniyle bir açıklama yaptı. Yıldız yaptığı açıklamada aradan geçen zamana rağmen acıların hala taze olduğunu belirtti.
613 sivilin hayatını kaybettiği katliamda yaşananlara değinen Başkan Yıldız, “29 yıl önce, 1992’de, 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında, Ermeniler tarafından bir katliam yapıldı. Asla unutmayacağımız katliamın hüznü sürerken, geçen yıl, 44 gün süren savaşla işgalden kurtarılıp azat edilen Karabağ’la birlikte Hocalı’nın acılarını az da olsa dindirmeye başlamasıyla maşeri vicdan bir nebze olsun teskin olmuş, teselli bulmuştur. Hocalı’da savunmasız durumdaki 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk olmak üzere, 613 Azerbaycanlı kardeşimiz hunharca, vahşice öldürüldü. Katil sürüsünün yaptığı katliamdan 487 kişi ağır yaralı olarak kurtuldu, bin 275 kişi esir alındı, bunların 150’sinin akıbetine dair bugüne kadar hâlâ bir haber alınamamıştır. Katliamda sadece insanlar öldürülmemiş; başta tarihî camii, mescit ve medreseler olmak üzere, bütün kültür eserleri, tarihî doku ve kimlik de yakılıp, yıkılmıştır. Tarihe kara bir leke olarak geçen o gecede, maddi, manevi varlıklarıyla insanlık katledilmiştir. İnsanlıktan, insani değerlerden nasip almamış vahşi çapulcular, insanlığın aklını, vicdanını, kültürünü, onurunu hedef almışlardır. Ermenistan, tekraren yaşattığı trajedi ve zulümlere rağmen, bir yandan soykırım yalanıyla tarihî gerçekleri çarpıtırken, diğer yandan Hocalı katliamını gerçekleştiren kişileri bırakınız cezalandırmayı, Cumhurbaşkanlığı da dâhil ülkenin en yüksek makamlarına kadar çıkararak ödüllendirmiştir. Bu kişiler, katliamı intikam almak için yaptıklarını göğüslerini kabartarak söyleyebilmişlerdir. Buna rağmen çağdaş dünya, Hocalı’daki kitlesel faciaya pek tepki vermemiştir” dedi.
Hocalı’yı unutmadıklarını dile getiren Yıldız, şunları söyledi:
“Bizler, başından beri Hocalı’da katledilen kardeşlerimizin hicranını yüreğimizde hissetmekle kalmadık, kınamakla yetinmedik, ulusal ve uluslararası her platformda gündeme getirip bir hassasiyeti canlı tutmaya çabaladık. İşgalin sonlandırılması için bir irade ortaya koymayan Minsk Grubu’nun oyalayıcı taktiklerle fiilî durumu kalıcı hâle getirme oyununu sahnelediğini ifade ettik. En temel insan hakkını korumak adına bile olsa Karabağ’daki Ermeni işgali sonlanmalı, zulüm bitmeliydi. Bütün haksızlıklara rağmen bölgenin barış ve istikrarı için işgalin sona erdirilmesi ve sorunun müzakereyle çözülmesi girişimleri her defasında sonuçsuz bırakılmıştır. Bunun yanında kimi dış güçler ve diasporanın desteğinden cesaret bulan Ermenistan, sınırsız sorumsuzlukla zulümlerini sürdüreceğini sanmış, 12 Temmuz 2020’de Azerbaycan’ın sınır kenti Tovuz’a saldırarak yeni bir işgal girişiminde bulunmuştur. Azerilerin özgürlük ve adalet özlemini içeren yüksek iradenin siyasi ve askeri kararlılığıyla işgalciler hak ettikleri karşılığı zelil bir yenilgiyle almıştır. ‘Tek millet, iki devlet’ söyleminin sözden ibaret olmadığını gösteren Türkiye’nin de desteğiyle askeri olarak savaş meydanında çok açık, kesin bir karşılık veren Azerbaycanlı kardeşlerimizin 44 gün süren başarılı harekâtı, bütün Karabağ ve elbette Şuşa ve Hocalı’yı işgalden kurtarmış, özgürleştirmiştir. Bu arada Hocalı katliamında aktif rol alan ve Ermenistan ordusu tarafından üstün hizmet madalyası verilen Albay Rüstem Gasparyan’ın öldürülmesi, mazlumların ahının yerde kalmayacağı, zalimlerin bu dünyada da er ya da geç hesap verecekleri hakikatinin tecellisidir. Tarihî ve hukuki olarak Azerbaycan toprağı olan Karabağ ve Şuşa, Ermenistan’ın işgalinden kurtarılmış, Hocalı’da işlenen barbarlığın, zulmün, vahşetin hesabı Müslümanlara yaraşır bir asalet ve adaletle savaş alanında sorulmuş, şehitlerin intikamı alınmıştır. Bu savaş ve zafer, geç de olsa haksızlığın son bulması, adaletin tesisi, mazlumların intikamı, zalimlerin cezalandırılması adına da tarihî bir başarı ve aşamadır. Eğitim-Bir-Sen olarak, zalimlere merhametin mazlumlara zulmetmek anlamına geldiği, seyirci kalacağımız her zulmün dönüp bizi de vuracağı, unutulan katliamın tekrarlanacağı gerçeğinden hareketle, hiçbir ülkenin saldırıya uğramamasını, işgal edilmemesini, insanların katledilmemesini ümit ve temenni ediyoruz.”