Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin dış politikasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Dış politikada açılımları yaparken çok sık eleştirilere maruz kaldık, hiçbir temeli olmayan eksen kayması tartışmaları, ‘Türkiye Batı’dan uzaklaşıyor’ iftirası bunlardan biriydi. Türkiye olarak yüzümüz elbette Batı'ya dönüktür ancak bu Doğu'ya sırtımızı döneceğimiz, Doğu’yu ihmal edeceğimiz, Doğu'yla ilişkilerimizi geliştirmeyeceğimiz anlamına kesinlikle gelmez'' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da katıldığı ''Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Başarı Ödülleri Töreni''nde yaptığı konuşmada Türkiye’nin dış politikasına ilişkin tartışmaları değerlendirdi. Erdoğan, şu ifadelere yer verdi:
''Bugün 261 yurt dışı temsilcilikle dünyanın en geniş ağına sahip 3’üncü ülkesiyiz. Buna benzer örnekleri daha da genişletebiliriz. Şunu da söylemek durumundayım dış politikada bu açılımları yaparken çok sık eleştirilere maruz kaldık hiçbir temeli olayan eksen kayması tartışmaları bunlardan biriydi. ‘Türkiye Batı’dan uzaklaşıyor’ iftirası bunlardan biriydi. Avrupa’yla köprüleri atıyoruz paranoyası bunlardan biriydi. Daha bunun gibi nice haksız, tamamen safsatadan ibaret olan, çoğu niyet okumasından öte hiçbir anlam ifade etmeyen bir sürü iddia ile uğraştık halen de uğraşıyoruz. Değerli arkadaşlar 22 yıllık başarılarla dolu sürecin sonunda artık şu gerçeği çok biçimde görebiliyoruz: 2024 Türkiyesini 30-40 yıl öncesinin kalıplarına mahkum etmek ülkemize yapılacak çok büyük bir haksızlıktır.
Dünya değişirken, ekonomide, üretimde, teknolojide yeni güç merkezleri ortaya çıkarken biz de kendimizi buna adapte etmek mecburiyetindeyiz. Türkiye'nin dış politikada kendine yeni rotalar keşfetmesi tenkit edilecek değil, takdir edilecek, övgüyle karşılanacak bir çabadır. Türkiye’nin Afrika’da, Latin Amerika’da, Asya’da ne işi var demek, küresel siyaseti doğru bir şekilde okuyamamak demektir. Dış politikamızı, bölgesel ve süresel meselelerdeki tutumumuzu anlamamakta ısrar edenler, hatta anlayıp da inatla çarpıtanlar olduğunun farkındayız. Biz bunlara asla ve asla kulak asmıyoruz. Türkiye’yi bölgesel ve küresel bir ağırlık merkezi haline getirmek için her imkanı değerlendiriyoruz. Uluslararası sistemde çeşitlenen ve artan bloklar arasında her yapı ve aktörle fırsat pencerelerini açık tutmaya çalışıyoruz.
Ülkemizin gerek Şanghay İşbirliği Teşkilatı, gerek BRICS, gerekse ASEAN bütün bunlarla diyalog zeminini genişletme iradesinin arkasında işte bu yaklaşım vardır. Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinin ve en büyük 5 ekonomisinden 3'ünün bulunduğu Asya Pasifik ve Hint Okyanusu coğrafyasıyla iş birliğini güçlendirmemizden doğal hiçbir şey olamaz. Artık bayatlamış eksen tartışmalarının bizim nazarımızda geçerliliği yoktur. Türkiye’nin ekseni de rotası da bellidir. Üyesi olduğumuz, parçası, mensubu olduğumuz ittifaklar da bellidir. Her zaman söylüyorum, Türkiye olarak yüzümüz elbette Batı'ya dönüktür ancak bu Doğu'ya sırtımızı döneceğimiz, Doğu’yu ihmal edeceğimiz, Doğu'yla ilişkilerimizi geliştirmeyeceğimiz anlamına kesinlikle gelmez. Siyah beyaz, iki bloktan birinin tercih edilmek zorunda olduğu bir dünyada artık yaşamıyoruz. Kazan-kazan temelinde, dengeli, karşılıklı saygıyı esas alan bir yaklaşımla iş birliğimizi tüm ülkelerle geliştirmeyi arzu ediyoruz. Son 22 yılda bunu yaptık.'' (ANKA)