TÜRK DÜNYASI

Batı Trakya Türklüğü’nün direniş günü 29 Ocak!

1988 ve 1990 tarihlerinde Batı Trakya Türkleri'ne yapılan saldırılar neticesinde 29 Ocak Batı Trakya Türküğü'nün direniş günü ilan edildi. İşte detaylar...

Yargı makamlarının 1987 yılı Kasım ayında aldığı “Batı Trakya’da Türk yoktur” kararı protesto etmek için 29 Ocak 1988 tarihinde, Cuma namazı çıkışı Gümülcine’de düzenlenen yürüyüşte Türk’lere karşı kolluk kuvvetleri tarafından şiddet uygulandı. Yaşanan bu olaylardan iki yıl sonra 29 Ocak 1990 tarihinde, bölgede yaşayan Türkler, iki yıl önce gerçekleşen bu olayları anmak için bir mevlit programı yapma kararı aldı. Devlet makamları ve fanatik milliyetçiler tarafından yapılan kışkırtmalar neticesinde, Batı Trakya’da yaşayan Türklere karşı taşlı sopalı saldırılar, Türk kahvehane ve dükkanlara yağmalar gerçekleştirilmiştir.

SADIK AHMET KİMDİR?

Sadık Ahmet Gümülcine'nin Sirkeli köyünde doğmuş; ilköğrenimi kendi köyünde, orta öğrenimi ise il merkezindeki Celal Bayar Lisesi'nde tamamlamıştır. 1966-1967 öğrenim yılını Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde geçirdikten sonra, Selanik Üniversitesi Tıp Fakültesine girdi. 1974 yılında aynı fakülteden hekim olarak mezun olduktan sonra, 34 ay süren askerlik görevini yerine getirdi.

Bunun ardından, bir yıllık zorunlu hekimlik hizmetinden sonra 1978 yılında Batı Trakya'ya dönüp cerrahlık ihtisasına başladı. Cerrah unvanını 1984 yılında edindi ve aynı dönemde Batı Trakya Türklerinin toplumsal sorunlarıyla ilgilenmeye başladı.

Bu sorunların başında Yunanistan'ın Batı Trakya Türk azınlığının etnik kimliğini tanımaması ve onun yerine Lozan Antlaşması'na sığınarak dini kimliği kullanması gelir. Bunun yanı sıra, çoğunluğu çiftçilik ve hayvancılık ile uğraşan Batı Trakya Türklerinin topraklarının kamulaştırılması, insan haklarına aykırı olarak 1955-1998 yılları arasında Yunanistan vatandaşlık yasasının 19. maddesi gereği 46.638 Batı Trakyalı ve On İki Adalı Türk'ün vatandaşlıktan çıkarılması ve Lozan Antlaşması'na aykırı olarak Batı Trakya Türk azınlığının eğitim kurumu kurup denetleyememesi ve dini önderini seçme hakkının gasp edilmesi diğer önemli sorunlar arasındadırlar.