İletişim çağının ilerlemesi, sosyal medyanın yaygınlaşması ve birbirinden farklı birçok kitlenin interneti özgürce kullanabilmesi, dezenformasyonun da bir silah olarak kullanılabilmesine yol açtı.
Birçok devlet, parti, siyasi taraf ve devlet adamı; medya kanalları, sosyal medya trolleri, haber ajansları gibi araçlar vasıtasıyla dezenformasyonu bir silaha çeviriyor.
Dezenformasyonla kitleler harekete geçirilebilirken, bilgi kirliliğine açık bölgelerde dezenformasyon faaliyetleri sosyal patlamalara, insan hakları ihlallerine, toplumsal gerginlik ve kutuplaşmalara kapı aralıyor.
Türkiye'den Arakan'a, Suriye'den Filistin'e, Venezuela'dan Afganistan'a birçok coğrafyada dezenformasyon faaliyetleri nedeniyle bugüne dek çok sayıda mağduriyet yaşandı. Dezenformasyon faaliyetleri neticesinde mültecilere karşı saldırılar, kitlesel linçler, sivillere yönelik saldırıların örtbas edilmesi, ülkelerin ekonomik tetikçiliğe kurban gitmesi gibi birçok sonuç doğabiliyor.
Farklı dillerde yayın yapan güçlü medya organizasyonlarının da dezenformasyon ve toplum mühendisliği çalışmalarına dahil oluşu, kitlelerin manipüle edilmesini daha kolay hale getiriyor.
Amerika merkezli düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü'nün kıdemli mensuplarından Benjamin Wittes, sosyal medya hesabında "siyasi dezenformasyondan korunmanın yollarını" paylaştı.
Wittes'in paylaşımları Mepa News okurları için Türkçleştirildi.
*
Siyasi dezenformasyon problemini kontrol etmek için atabileceğiniz altı basit adım:
1- Sosyal medyada bir şeyler paylaşmadan önce bir an için durun -sadece bir an- ve kendinize birinin üçkağıdına gelip gelmediğinizi ve dikkat edip etmediğinizi sorun.
2- Gerçekten okumadığınız bir içeriği paylaşmayın. Başlık yazıya eşit değildir. Ne paylaşıyor olduğunuzu bilin.
3- Kaynağının ne olduğu hakkında bir fikriniz olmayan içerikleri paylaşmayın. Televizyona çıkıp da herhangi birinden duyduğunuz herhangi bir şeyi yayınlayamazsınız değil mi? Kim olduğunu bilmediğiniz ve güvenmeniz için bir sebep olmayan insanların paylaşımlarını retweetlerken yaptığınız şey tam olarak budur. Kimden paylaştığınızı bilin.
4- İnsanlara yönelik saldırıları paylaşırken bir an durun. Düşüncesizce, fikir yerine kişiye saldıran paylaşımlarda yüksek oranda dezenformasyon vardır. Böylesi şeyleri paylaştığınızda, genellikle sadece kakafoniyi artırmış olursunuz-çoğunlukla hususi bir kişi hakkında. "Ses mi gürültü mü" yaptığınızı kendinize sorun.
Kendinize bu kişinin neden saldırıya uğradığını sorun, ve saldırıyı yapanlara destek olmakla kime hizmet ettiğinizi de.
5- Düzenlenmiş, üzerinde oynanmış videolar tehlikeli şeylerdir. Sahte videolar bir yana dursun, çoğu zaman bir video kesilmişse, bir kişi videodan bir şey çıkarmıştır. Kendinize, olayın bağlamını paylaşılan şeyi değerlendirecek kadar bilip bilmediğinizi ve videoyu kesen kişi yahut kuruma güvenip güvenmediğinizi, onları tanıyıp tanımadığınızı sorun.
6- Bunların tamamı "sokakta şeker bulmak" kuralı olarak adlandırabileceğimiz bir şeyle özetlenebilir. Sokakta bir şeker bulursanız bunu yemezsiniz. Eğer sokakta birisi size şeker verirse, şekeri yemeniz bu şekerin ne olduğuna ve onu size verenin kim olduğuna bağlıdır.
Bilgi, sokakta bulduğunuz bir şeker gibidir. Kendinize şu soruyu sorun: Eğer bu şeker olsaydı ve ben sokakta yürüyor olsaydım bunu yer miydim? Ve bunu çocuklarıma ve arkadaşlarıma verir miydim?