Modern hemşireliğin kurucusu İngiliz hemşire Florence Nightingale, savaşlarda hemşirelik yaptığı sırada bulaşıcı hastalıklar ve hijyen yetersizliğinin cephedeki çatışmalardan daha fazla ölüme neden olduğunu fark eden ve bunu raporlayan ilk kişiydi. Bugün hala Corona virüsü salgınına karşı temizlik ve hijyen en etkin mücadele yöntemi. Nightingale’in savaşın ortasında öncülük yapmasından 200 yıl sonra hemşireler yine tüm dünyada salgınla savaşın sıfır noktasında.

Nightingale’in de doğum günü olan 12 Mayıs Dünya Hemşireler Günü kapsamında Türk Hemşireler Derneği (THD) tarafından yapılan basın açıklamasında, “Salgın sürecinde bütün sektörlerin yükünde artış̧ olmakla birlikte en büyük yük sağlık sektörünün üzerine düşmüştür. Artan sağlık hizmeti talebi ve kısıtlı kaynakların sözkonusu olduğu pandemi sürecinde, hemşireler salgınla mücadelenin en ön saflarında yer almış̧, kendilerinin ve ailelerinin sağlıklarını riske atma pahasına sağlık bakım hizmetinin nitelikli ve güvenli sunumunu sağlamak için mücadele etmiş̧, topluma ihtiyaç̧ duyduğu bakımı kesintisiz sağlamıştır” ifadeleri kullanıldı. Açıklamada, salgın döneminde hemşirelerin görünürlüğünün hiç olmadığı kadar arttığı vurgulanarak, hemşirelerin sağlık sisteminin omurgası olduğu kaydedildi. Salgının mevcut sorunları daha da derinleştirdiği, yeni sorunlar ve mücadele alanları ortaya çıkardığını söyleyen hemşireler mesleki sorunları için çözüm istedi.

“Hemşire olmayanlar hemşirelik eğitimi veriyor”

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Türk Hemşireler Derneği Genel Sekreteri Azize Atlı Özbaş, “Hemşirelik eğitimindeki, uygulamasındaki ve yönetimindeki sorunları çözemezseniz halka nitelikli hizmet veremiyorsunuz. Sağlık sisteminin temel yüklenicileri ve omurgası olan hemşireliğin niteliğinin iyi olması gerekiyor. Mevzuatın da bizim bu sahip olduğumuz niteliği uygulamaya geçirme konusunda uygun olması gerekiyor” dedi.

Yaşadıkları sorunların temelinde hemşirelik eğitimindeki sıkıntıların olduğunu söyleyen Özbaş, “Hemşirelik fakültelerine hemşire olmayan öğretim üyeleri atanmaya başlandı. Bizler ‘Ancak bu mesleğin sahipleri mesleği öğretebilir’ diyoruz. Çünkü hemşirelik kendi alanına özgün spesifik bilgileri olan, kendine özgün uygulamaları olan bir bilim dalı. Şu anda biyologlar, kimyagerler, hekimler, veterinerler hemşirelik fakültelerinde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladılar” dedi. Özbaş, hemşirelik becerilerinin ve meslek kimliğinin bu şekilde kazandırılamayacağını da söyledi.

Türk Eczacılar Birliği'nden ilaç ve takviye edici gıdalara dair açıklama Türk Eczacılar Birliği'nden ilaç ve takviye edici gıdalara dair açıklama


“Hemşire olmayan yönetici sorununu Covid’de çok yaşadık”

Hemşirelerden hem görev tanımlarının dışında sorumluluklar istendiğini hem de var olan yetkilerinin ellerinden alındığını söyleyen Özbaş, “Hemşirelik yönetmeliğiyle ilgili ciddi sorunlar var. Sağlık bakım hizmetleri müdürlüğü diye bir kavram ortaya çıkartıldı ve başhemşirelik ortadan kaldırıldı. Sağlık bakım hizmetleri müdürü olmak için de hemşire olmaya gerek yok. Bazı hastanelerde sağlık çalışanı ya da Sağlık Bakanlığı kadrosunda olan ve üniversite mezunu olan herhangi biri hemşirelik hizmetlerini yönetebiliyor. Siz bu mesleği bilmezseniz, bakımı, uygulamayı, cihazları, mesleğin felsefesini, değerlerini bilmezseniz bu mesleğin sunduğu hizmetleri yürütmeniz de sıkıntılı olacaktır. Bunu Covid döneminde çok yaşadık” dedi.

B-grubu hastaneler olarak adlandırılan ve ilçelerde yer alan daha az yatak kapasiteli hastanelerde ise hemşirelik hizmetlerinin hiç yönetilemediğini söyleyen Özbaş, “Bakanlık bu hastaneler için yeni bir düzenleme yaptı ve dedi ki, ‘Sağlık bakım hizmetleri müdürüne de gerek yok, idari hizmetler müdürü, yani bir hastanenin otelcilik hizmetleri, mal alma satma gibi idari tarafını yöneten müdürler hemşirelik hizmetlerini de yönetsinler” ifadelerini kullandı.

“Hemşireler sürekli farklı servislerde çalıştırılıyor”

Bir üniversite hastanesinde hemşirelik yapan ve isminin verilmesini istemeyen hemşire F. ise farklı servisler arasında sürekli görev değişikliği yapıldığı için çok fazla uyum sorunu yaşandığını söyledi. VOA Türkçe’ye konuşan F., “Bizim alanımızda uzmanlığımıza dair herhangi bir belgemiz olmuyor. Sertifika alabiliyoruz fakat bunlar bizim tam anlamıyla uzmanlığımıza dair göstergeler değil. Ben cerrahi servis hemşiresiysem eğer, benim daha sonra yoğun bakımda çalışmamam gerekiyor. O kişinin görev tanımlarının da ‘bir yoğun bakım hemşiresi şu işleri yapar’ diye net olması gerekiyor. Yasa ve yönetmeliğimiz var ama ucu çok açık. Bu sınırlar belirlenmediği için yeri geldiği zaman hemşirelerden görev tanımı dışında, angarya işler de istenebilir. 2011 yılında çıkmış bir yönetmeliğin revize olması gerekiyor. Teknoloji çağındayız. İhtiyaçlar çok hızlı değişiyor” dedi. Uzmanlık alanlarının belirlenmesinin sorunlarını büyük ölçüde çözüme kavuşturacağını söyleyen Hemşire F., hastanelerdeki yöneticilerin de daha nitelikli olması gerektiğini belirtti.

Hemşirelerin farklı servislerde çalıştırılmasının hemşire açığından kaynaklandığını söyleyen F, “Salgın patlak verdiğinde hemşire açığı ortaya çıktı veya ekiplerin bir yerden bir yere çekilmesi durumu ortaya çıktı. Yıllarca hiç çalışmadığı farklı bölümlerde çalışmak zorunda kalan hemşireler oldu. Daha sonrasında hemşirelerin yıpranmışlıkları ortaya çıktı. Sayının az olması, yeteri kadar eğitimli yoğun bakım hemşiresinin bulunmaması sonucunda işgücü yanlış planlanarak hemşireler 24 saat çalışma gibi bir duruma kadar ilerlemek zorunda kaldı. 24 saat çalıştırılan hemşire arkadaşlarım var. Bu hiç insancıl bir yaklaşım değil. 24 saat çalıştığında verimli bir hemşirelik bakımı da sağlayamazsın hastalara. Çünkü uykusuzluk ve mental yorgunluk yüzünden hata oranlarının da artacağını düşünüyorum. 24 saatlik bir zaman diliminde aynı dikkati ve aynı bakım hizmetini sunabilmek imkansız” dedi.

“Hemşire açığı, atanamama sorunundan kaynaklanıyor”

Türkiye’deki hemşire sayısına ait en güncel bilgi, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 10 Nisan 2020’de yaptığı açıklamaya dayanıyor. Bakan Koca, Türkiye’de toplam sayısı 1 milyon 61 bin 635 olan sağlık personeli içinde toplam 204 bin 696 hemşire olduğunu söylemişti. Bakan Koca’nın 1 Ocak 2020’de bir soru önergesine verdiği yanıta göre ise gelişmekte olan ülkelerde (OECD) bir hemşire başına düşen nüfus ortama 102 iken Türkiye’de 431,2.

Ancak THD Genel Sekreteri Özbaş, Türkiye’de hemşire sayısında sıkıntının hemşire açığından değil atama bekleyen hemşirelerin istihdam edilmemesinden kaynaklandığı görüşünde. Özbaş, “Bizim sahada şu an en az 100 bin hemşiremiz atama bekliyor. Hemşire açığı var gerekçesiyle uzun yıllar lise mezunu, ortaöğretim mezunu hemşireliğin yolu açıldı ve daha sonra sağlık teknikerlerine hemşirelik alanları devredilmeye çalışıldı. 2019’da sağlık teknikerlerine hemşirelik görev, yetki ve sorumluluklarının bazı kısımları devredildi. Ama bu çok doğru bir yaklaşım değil. Tek yapılması gereken istihdam sorununun çözülmesi” dedi. Özbaş, özellikle yoğun bakımlarda yönetmeliğin de dışına çıkılarak hasta başına düşen hemşire oranının korunamadığı durumların ortaya çıktığını belirtti.

Gelinen noktada salgında çalışma koşulları yüzünden hemşirelerin tükendiğini söyleyen Özbaş, “Bizim şartlarımız halen çok ağır bir şekilde devam ediyor ve sağlık çalışanları çok yoruldu gerçekten. Bu 1,5 yılda şartların zorluğu ekipler arasında çatışmalara yol açmaya başladı. Yöneticiler tarafından oluşturulan baskının iyice artmasına yol açtı. Fiziksel ve ruhsal olarak ciddi yorgunluklara neden oldu. Meslektaşlarımız ikinci, üçüncü kez Covid’le enfekte oldular. Pandeminin sadece sağlık sistemine yüklenerek ve sağlık sisteminde de hastaya temasla ilgili işlemlerin yüzde 80’ini yürüten bir grup olan hemşirelerin üzerine yüklenerek çözülmeye çalışılmasının çok doğru olmadığını düşünüyoruz” diye konuştu.

“Hemşireler emeğinin karşılığını alamıyor”

Hemşirelerin salgınla birlikte artan çalışma saatlerinin ücret karşılığını da alamadıklarını belirten Özbaş, “Fazla mesaiden ödeme yapılıyor ama bu yapılan ödeme çok komik düzeyde bir ödeme ve belirli saate kadar ödeme alabiliyorsunuz zaten. Bizim meslektaşlarımızın haftada 90 saatin üzerinde çalıştığı zamanlar oluyor. Bayram tatilinde de hastanelerde bütün idari personel ve nöbetli olarak çalışmayan diğer sağlık çalışanları idari izin kullanırken bizim meslektaşlarımız bu idari izni kullanamıyor. ‘Tavandan ödeme yapacağım’ dendiğinde bir hemşire en fazla 1000 lira alabilirken, bir hekim için 18 bin-20 bin liraları gören ek ödemeler oldu. Bu aradaki yüzdelik farkı çok ciddi bir problem ama biz bu yüzdelik farkının pazarlığına oturmak istemiyoruz. Bunu doğru bulmuyoruz. Biz hastanelerin ticari kurumlar olmasını da doğru bulmuyoruz” dedi.

Asıl sorunun hemşirelerin maaşlarının düşük olması olduğunu söyleyerek maaşlarında iyileştirme isteyen hemşire F. de “Bakanlık hastanelerinde çalışan ve emeğinin karşılığını alamayan çok arkadaşım var. Covid dışında aldığımız hemşirelik ücretleri çok yüksek ücretler değil. Biz gerekli bakımları veriyoruz. Doktordan daha fazla hastanın yanındayız ama aldığımız ücretler hiç tatmin edici ücretler değil. Bu ücretlerin tabii ki de artması gerekiyor. Özel hastane ve Bakanlık hastaneleri arasında ücret uçurumu da var. Bunların da bir anca önce eşit düzeylere çekilmesi gerekiyor. Özel hastanelerde asgari ücrete çalışan hemşirelerimiz var” diye konuştu.

“Sağlık çalışanlarının maaşı yamalı bohça”

Sağlık çalışanlarının maaşını ‘yamalı bohça’ya benzeten Özbaş, “Net bir maaş alıyorlar, onun üstüne sabit ödeme gibi bir ücret alıyorlar, onun üzerine de hastanenin kazandığı paradan belirli bir oranda ödeme yapılıyor hemşirelere. Bizler sabit bir maaş istiyoruz. Çünkü sabit maaşımız bizim emekliliğimize yansıyor. Şu an üniversite mezunu bir hemşirenin aldığı maaş, asgari ücretin hemen üzerinde. Yani neredeyse asgari ücretle çalışıyor temel ücret olarak. Emekliliğine yansıyan kısmı da bu. Biz bu şekilde bir ödeme istemiyoruz. Bu şartlarda, bu yoğunlukta ve 4 yıllık bir fakülte bitirdikten sonra işe başlayan bir hemşirenin asgari ücretle çalışması çok akıl karı görünmüyor bize” dedi.

Türk Hemşireler Derneği yaptığı basın açıklamasında taleplerini ise şöyle sıraladı:

1.Toplumun sağlık ihtiyaçlarını karşılayacak yeterliliklere sahip yeterli sayıda hemşire işgücünün sağlanması

2.Hemşirelerin görev yetki ve sorumluluklarını, hemşire olmayan sağlık çalışanlarına açan uygulamaların bir an önce sonlandırılması

3.Hemşirelerin hemşirelik yasa ve yönetmelikleri doğrultusunda çalışması

4.Çalışma ortamlarının baskı ve şiddetten acilen arındırılması

5. 3600 ek gösterge, fiili hizmet, adil maaş̧, iş sağlığı ve güvenliği haklarını içeren özlük hakları düzenlemelerinin gerçekleştirilmesi

6. Covid-19’un illiyet bağı aranmadan meslek hastalığı, Covid-19 nedeniyle yaşamını yitiren sağlık çalışanlarının şehit kabul edilmesi

7.İş güvencesiz 4/B ve 4/C çalışma kadrolarının, 4/A kapsamına alınması

8.Üniversite hastanelerinde çalışan meslektaşlarımızın özlük hakları ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi

9.Hemşirelik eğitiminin iyileştirilmesine yönelik yatırımlar yapılması ve hemşirelerin karar alma süreçlerine etkin katılımının sağlanması gerekmektedir.

Editör: Haber Merkezi