Sakarya Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, katıldığı bir canlı yayında üniversiteler için “fuhuş evleri” ifadelerini kullanmış ve bu sözleri kamuoyunda büyük tepki toplamıştı.
Sofuoğlu’nun bu sözleri başta Cumhurbaşkanlığı Erdoğan dahil toplumun geniş kesimleri tarafından eleştirilmişti.
Bu konuda hakkında bir soruşturma da yürütülen Ebubekir Sofuoğlu ismi bugün yeniden gündeme geldi.
İLGİNÇ 'ATAMA'
Genel Başkanlığını, İkinci Abdülhamid’in torunu olduğunu iddia eden Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu’nun yaptığı Devlet-i Aliyye Ocakları, Ebubekir Sofuoğlu’nun ocağın Eğitim Komisyonu başkanlığına "atandığını" duyurdu.
Devlet-i Aliyye Ocakları’nın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Devleti Aliyye Ocakları Genel Merkez Eğitim Komisyonu Başkanlığına Genel Başkanımız Şehzade Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu Tarafından Çok Kıymetli Hocamız Prof Dr Ebubekir Sofuoğlu Hocamız Atanmıştır. Hakkı ve Hakikati Haykırmaya Hocamızla Birlikte Devam Edeceğiz.”
ÇOK ÖNEMLİ BİR SAHTEKARLIK
Yaptığımız araştırmalara göre Osmanlı Hanedanı soyundan Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu isimli şahıs bulunmamaktadır. OSmanlı'da ve bütün dünyada soy babadan devam eder. (Yahudiler hariç). Osmanlı sultanlarının erkek çocukları ve onların torunlarının torunları arasında dahi bu isimde bir şahıs bulunmamaktadır. Ayrıca Osmanlı ailesi yaşadığı bütün açlık sevalet ve yoksulluğa regmen kendi asil duruşundan asla taviz vermediği gibi tarihin hiç bir döneminde medya maymunu pozisyonuna da düşmemiştir.
Dünya'da hiç bir han, İmparator veya kral soyundan gelen özellikle erkek bireyler, kendi ailelerinin hatıralarını, isimlerini ve toplum nezdindeki saygınlıklarını asla paraya ve maddi şeylere tahvil etmezler. Oysa bahsi geçin şahsın öcret almadan bir konferansa dahi gitmediği belirtiliyor.
Osmanlı devletinin resmi adı Devlet-i Aliye olduğunu herkes bilmektedir. Ancak Han sülalesinden solmayan bu şahsın Osmanlı devletinin ve han sülalesinin adını kullanmasına hiç bir devlet ve hükümet yetkilisinin müdahil olmaması şaşırtıcı bulunuyor.
Görüşlerine başvurduğumuz ilgili kişiler ise hükümetin bu ünvan hırsızlığı olayından haberdar olmadığını,, Devlet-i Aliye adının kullanılması ile ilgili de tarihçilerin konuşması gerektiği ve bu gaspı engellemek zorunda olduklarını belirtiyorlar.