Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, TBMM’de AK Parti Grup Toplantısı’nda konuştu.
Erdoğan’ın konuşmasının satır başları şöyle:
''Yargıtay Cumhuriyet Başvcılığımız her yıl Ocak ayının ilk haftasında siyasi partilere dair en güncel verileri yayınlıyor. Buna göreTürkiye’de faaliyet gösteren 168 siyasi parti arasında AK Partimiz 11 milyon 135 bin 306 üye sayısıyla zirvedeki yerini koruyor. Bizden sonra ikinci sırada yer alan ana muhalefet partisine attığımız fark ne kadar biliyor musunuz, 9,5 milyon üyedir.
Hazreti Mevlana’nın hikmet pınarından süzülen, bizlere de siyasi hayatımızda rehberlik eden şu tavsiyeleri tüm yol arkadaşlarıma bir kere daha hatırlatıyorum. ‘Sevgide güneş gibi olun, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi olun, hataları örtmede gece gibi olun, tevazuda toprak gibi olun, öfkede ölü gibi olun. Her ne olursa ol ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.’
''Neymiş kart gösterecekmiş''
Neymiş kırmızı kart gösterecekmiş. Sen o işlerden anlamazsın, o iş bizim işimiz. Suriye'de ilk barışçıl gösteriler 2011'de başladı. Bu gösterilerde Türkiye’nin hiçbir dahili olmadı. Zaman zaman da çıktı bize Suriye’nin adresini gösterdi. Ya sen oralara gitmezken biz Suriye’deydik. Bunlara navigasyon haritası vermek lazım. Suriye’ye nereden, nasıl gidiyorlar onu bildirmek lazım. Esed'le bu süreçte görüştüm, Esed bize reform yapacağını söyledi ama sözünü hiçbir zaman tutmadı. Göstercilerin sözlerine kulak vermek yerine kanlı yollarla bastırmaya çalıştı. Şiddetle bastırmanın tepkilere neden olacağını ilettim. Tabii bunun aslı Esed değil, Esad'dır. Bizi bile alıştırdılar. Sınırımızın hemen ötesinde başlayan ateş ülkemizi de ciddi manada tehdit eder oldu. Türkiye olayla bu raddeye vardıktan sonra Suriye'de mazlumlara yardımcı olmak kaçınılmaz hale geldi. Türkiye'nin meşru gerekçelerle müdahil olmasından daha tabi bir şey olamaz.
"Bize saldırdıkları kadar, Esed zalimine ve Baas rejimine bunlar laf etmediler"
Bizim için asıl şaşırtıcı olan içimizdekilerin 'Türkiye'nin Suriye'de ne işi var' diyerek bizi haksızca eleştirmeleriydi. Amerika’nın Suriye’de ne işi var, demediler. Bölgesel aktörlerin Suriye’de ne işi var, demediler. Avrupa’nın, Batının Suriye’de ne işi var, demediler. Terör örgütlerinin, hem de Türkiye için tehdit unsuru olan bölücü terör örgütünün Suriye’de ne işi var, demediler. Sadece Türkiye’yi eleştirdiler, sadece şahsımızı ve hükümetimizi hedef tahtasına koydular. 13 yıl boyunca, bir kez olsun ülkelerinin yanında, Türkiye’nin yanında, mazlumun, mağdurun, Suriyeli muhacirlerin tarafında yer almadılar. Suriye’de bir milyon insan hayatını kaybederken ses çıkarmadılar. Vahşete, zulme, katliama, barbarlığa, gaddarlığa yıllarca sessiz kaldılar. Halep’te, Bayırbucak’ta, Hama’da, Humus’ta çocuklar kırılırken, üzülerek söylüyorum, bize saldırdıkları kadar, Esed zalimine ve Baas rejimine bunlar laf etmediler. Açın, yazılanlara bakın. Açın, Meclis kürsüsünden söylenenlere bakın.
"Türk-Kürt-Arap kardeşliğini bozamayacaksınız"
Bir milyon insan öldü. İslam medeniyetinin göz bebeği şehirler talan edildi. Suriye’nin dört yanından toplu mezarlar fışkırıyor. 13 yıl boyunca tüm bunlar yaşanırken aklınıza gelmeyen vicdanı, merhameti şimdi azılı katillerden hesap sorulurken mi hatırladınız? Biz, sizin ne yapmaya çalıştığınızı biliyoruz, hem de çok iyi biliyoruz. 13 yıl neden sustuğunuzu, şimdi neden konuştuğunuzu çok iyi biliyoruz. Zalim Esed’in katliamlarına neden tepki göstermediğinizi gayet iyi biliyoruz. Dün, bizim değil, hükümetin değil, Cumhur İttifakı’nın değil, Türkiye’nin karşısında konumlandılar. Bugün de yine Türkiye’nin karşısındalar, ülkemizin hasımlarının yanındalar. Dün de ideolojik taassupla hareket ediyorlardı. Bugün de hadiselere ideolojinin penceresinden bakıyorlar. Dün de iyi niyetli değillerdi, bugün de art niyetli davranıyorlar. Ne yaparsanız yapın, Suriye devrimini üflemekle söndüremeyeceksiniz. Ülkemiz içinde de o çok arzuladığınız kışkırtmayı yapamayacaksınız. Türkiye-Suriye kardeşliğini, Türk-Kürt-Arap kardeşliğini bozamayacaksınız. Şer güçlerin çizdiği sosyal fay hatları kaşıyarak, barış içinde bir arada yaşama irademize dinamit koyamayacaksınız. Sizin tuzaklarınıza asla ve asla düşmeyeceğiz.
"Suriyelileri kucaklayan bir sistemin inşası için desteğimizi, katkımızı sürdürüyoruz"
Türkiye olarak Suriye’de istikrarın tesisi, geçiş sürecinin tamamlanması, tüm Suriyelileri kucaklayan bir sistemin inşası için desteğimizi, katkımızı sürdürüyoruz. Devrimi müteakiben MİT Başkanımız ve Dışişleri Bakanımız Şam’ı ziyaret etti. Bugün de geçici hükümetin Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve İstihbarat Başkanı ülkemize bir ziyaret gerçekleştirecekler ve bir görüşme yapacağız. Suriye’nin en kısa sürede toparlanması için hem 'İnkaz' hükümetiyle hem Arap dünyasıyla hem de uluslararası toplumla işbirliği yapıyoruz. Sadece devlet olarak değil, AK Parti olarak da hemen harekete geçtik. Partimizin İnsan Hakları Başkanlığı’ndan bir ekip, devrimden dokuz gün sonra Şam, Halep, Humus, Hama gibi Suriye şehirlerini ziyaret ettiler. Partimizin de desteğinin Suriyeli kardeşlerimizle olduğunu bizzat ifade ettiler. Bu ülkeyi tekrar istikrarsızlığa ve kaosa sürükleme girişimlerine, yeni Suriye yönetimiyle birlikte asla müsaade etmeyeceğiz. İsrail başta olmak üzere Suriye topraklarına ve halkına saldıran güçlerin de, bu mütecaviz eylemlerine bir an önce son vermesi gerekiyor. Aksi takdirde ortaya çıkacak ağır sonuçların herkese etkisi menfi olacaktır.
"Kürtlerin güvenliğinin teminatıyız"
Öte yandan, 15 aydır soykırımın ve katliamların sürdüğü Gazze’de ateşkesin sağlanmasıyla, inşallah tüm bölgede kalıcı barış ve istikrar için önemli bir fırsat doğacaktır. İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes görüşmelerini çok yakından takip ediyor, bir an önce müspet haberler almayı ümit ediyoruz. Bir diğer husus da suni etnik gerilim senaryosuyla ülkeyi bölmeye çalışanların da, söylemlerini ve kimlerin hesabına çalıştıklarını gözden geçirme vakti gelmiştir. Çünkü halihazırda Suriye’deki en ciddi sıkıntı, ülke topraklarının neredeyse üçte birini halen işgal altında tutan, YPG terör örgütüdür. Suriye’nin doğal kaynaklarını da gasp eden YPG terör örgütü, şayet kendini feshedip silah bırakmazsa, yaklaşan acı akıbetten kurtulamayacaktır. Biz, Suriye’deki her kesim gibi Kürt kardeşlerimizin de tüm meselelerinin çözümünün takipçiyiz, destekçisiyiz, Kürtlerin güvenliğinin teminatıyız. DEAŞ gibi proje ürünü bahanelere gelince bunların artık ikna edici yanı kalmamıştır. Şayet, Suriye’de ve bölgede DEAŞ tehdidinden gerçekten korkuluyorsa, bu meseleyi çözme iradesine ve kudretine sahip en büyük güç, Türkiye’dir. Herkes bölgeden elini çeksin. Biz Suriyeli kardeşlerimizle beraber, DEAŞ’ın da YPG’nin de diğer terör örgütlerinin de kafasını kısa sürede ezeriz. Allah’ın izniyle bu yapabilecek kudrete ve kuvvete fazlasıyla sahibiz.
"Terörün 40 yıldır yüreklerde açtığı yaraları hep beraber saralım istiyoruz"
‘Terörsüz Türkiye’ ifadesinde anlamını bulan bu yeni dönemin kapılarını açma fırsatını kullanmamak, her şeyden önce üstlendiğimiz sorumlulukla bağdaşmaz. Bölgesel gelişmeler lehimizedir. İç siyasette hava son derece müsaittir. Terörle mücadelede kritik kazanımlar elde edilmiştir. Türkiye, başta savunma sanayii olmak üzere her alanda gücünün zirvesindedir. Böyle bir denklemde terör belasını kalıcı ve kat’i olarak def edecek bir fırsatın heba edilmesine hiç kimsenin gönlü razı olmaz, biz de zaten razı değiliz. Bu anlayışla ilgili arkadaşlarımıza, bölücü örgütün lağvedilmesini sağlayacak çalışmaların, dikkatle ve çok yönlü bir şekilde yürütülmesi talimatını verdik. Belli bir aşamaya gelen bu çabaların çerçevesini ve gayesini, Diyarbakır İl Kongremizde detaylıca izah ettim. Silahı aradan çıkaralım, terör duvarını yıkalım, 85 milyon olarak hep beraber birbirimize sıkıca sarılalım, istiyoruz. Bin yıllık ortak mazimizden güç ve ilham alarak istikbalimizi yine birlikte inşa edelim istiyoruz. Terörün 40 yıldır yüreklerde açtığı yaraları, el ele, gönül gönüle vererek hep beraber saralım istiyoruz. Kazanan emperyalistler değil. Kürt, Türk, Türkmen, Arap ayrımı yapmadan biz olalım istiyoruz. Bunu da asla hamaset olsun diye değil, bu kardeşlik seferberliğine tüm kalbimizle inandığımız için söylüyoruz.
"Biz ‘Terörsüz Türkiye’ hedefimizi başka yöntemlerle gerçekleştiririz"
Amacımız terör bariyerlerini kaldırarak, kardeşlik hukukunu yüceltmektir. Bu amaç doğrultusunda kayda değer bir mesafe de alındı. Heyetin yaptığı temasların verimli geçtiğini, birkaç istisna dışında siyasi partilerin ‘Terörsüz Türkiye’ hedefine samimi destek verdiğini görüyoruz. Bu hedeflere ulaşılması noktasında elbette önemli bir kazanımdır. Diğer aktörlerin de sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerini söylemeleri, tarafımızdan memnuniyetle not edilmiştir. Milletimizin bilmesini isteriz, şayet gerekli çağrı yapılır terör örgütü ve bağlantılı yapılar da gereken adımları atarsa, kazanan Türküyle, Kürdüyle tüm Türkiye olacaktır. Eğer örgüt bu çağrıya kulak tıkar ve ipe un sererse, bağlantılı yapılar da kendilerinden beklenen iradeyi sergilemezse, o zaman biz ‘Terörsüz Türkiye’ hedefimizi başka yöntemlerle gerçekleştiririz.