Mustafa Kemal Yılmaz, TamgaTürk’teki köşesinde “Kerkük’te neler oldu?” başlıklı yazısında dikkate değer açıklamalarda bulundu.
2023 yılında yaşananları aktaran Yılmaz, “İlk olarak Aralık 2023'te tüm Irak'ta yerel seçimler düzenlendi. Kerkük'te ise 2005'ten sonra ilk defa bir yerel seçim düzenlenecekti. Bu seçime gidilmeden önce yapılması gereken nüfus kayıt incelemeleri yapılmadığı için Türkmenler ve Arapların yoğun itirazları bulunuyordu. Öyle ki, Kerkük'e 2003 sonrası yerleştirilen 400.000 göçmen Kürt, seçmen kütüklerinden çıkarılmadan seçime gidildi.
Tüm şaibelerin gölgesinde yapılan seçimin sonuçları açıklandığında, tüm tarafların beklentisinin altında kaldığı ve seçimi kaybettiği görüldü. Sonuçlar, Kerkük'te iki ayrı kutbun oluşmasını sağladı.
Sonuçlara göre dolaylı olarak oluşan Türkmen/Arap ittifakı 210 bin civarı oy alırken, Kürt ittifakı 180 binde kaldı.
İl meclisinde ise 2 Türkmen / 6 Arap, 7 Kürt ve 1 Hristiyan kotası dağılımı gerçekleşti.
(100 bine yakın oy almasına rağmen Türkmenlerin 2 koltukta kalması ise ayrı bir konu.)
Fakat aradan 8 ay geçmesine rağmen Kerkük'te yerel hükümet kurulamadı. Kendisi hariç her partiyi dışlayan KYB, KDP'yi dolaylı olarak oluşan Kürt ittifakından uzaklaştırdı.” Dedi.
Tarafların nasıl konumlandığını ve kimleri desteklediğini açıklayan Yılmaz, “Türkmenler, dönüşümlü valilik önerisi ile Kerkük'te huzur ve barışın sağlanarak tüm etnik grupların yönetimde eşit pay almasını önerdi.
Araplar da KYB gibi yönetimde herkesin dışlanmasından ve sadece Arapların kalmasından yanaydı.
Ancak siyaseten dışlanan KDP, Türkmenlerin dönüşümlü valilik teklifinin Kerkük'e barış ve huzuru getireceğini anladı ve destekledi.
Ardından İran karşıtı Arap listeleri de Türkmenlerin bu teklifine destek verdi ve toplamda 7 il meclisi üyesinden oluşan Türkmen-KDP-Arap ittifakı kuruldu.
Ancak KYB, 5 koltuğu ile çoğunluğu sağlayamadığı için İran güdümündeki Araplarla anlaşarak Kerkük'te KYB-İran ittifakını kurdu. Hristiyan kotasını da elinde bulundurduğu için 9 kişilik üye ile Bağdat'ta bir otelde toplanarak valiyi ve meclis başkanını belirledi.” İfadelerini kullandı.
Mustafa Kemal Yılmaz’ın yazısının devamı ise şöyle:
Peki görünürde 9'a 7 bir çoğunluk varken bu karar neden gayri hukuki?
İlk olarak, Kerkük il meclisinde 2 koltukla temsil edilen Türkmenlerin her iki koltuğu da ITC'ye ait. ITC de bu toplantıda yer almadığı için Seçimler Yasası'na aykırı bir toplantı oluyor.
Çünkü yasa, seçim sonuçları her ne olursa olsun Kerkük'te kurulacak hükümette tüm etnik azınlıkların yer alması gerektiği şartını koyuyor.
Dolayısıyla bu kararın uygulamaya geçmesi bile gayri hukuki ve Federal Mahkemenin düşürmesi bekleniyor.
İkinci olarak, yasa gereği meclis toplantıları geçici meclis başkanı olarak da geçen meclisin en yaşlı üyesi tarafından davetle gerçekleştirilmesi gerekiyor.
Bağdat'ta gerçekleşen toplantıda ne geçici meclis başkanı mevcut ne de onun davetiyle gerçekleşti.
O da mevcut Kerkük Valisi olan Rakan Cuburi. Kendisi de Türkmenlerin dışlanmasına karşı çıkan bir Arap meclis üyesi.
Tüm bunların gölgesinde Bağdat'ta bir otel odasında gerçekleşen (Neden Kerkük'te yapamadıkları ortada) bir toplantıda KYB ve İran yanlısı Araplarca alınan bir kararın hayata geçmesi imkansız.
Öyle ki 8 ay önceki seçim sonuçlarına göre 250 bine yakın oyu olan Türkmen-KDP-Arap ittifakı değil de 140 bine yakın oyu olan KYB'nin valiliği istediği gibi yönetmesinin ne hukuk ne de yasalar önünde bir karşılığı yoktur.
Yine de Irak'ın hukuk sistemine güvenmek imkansız. Irak Federal Mahkemesi, Kerkük kararı ile Irak'ın birer İran kolonisi olmadığını gösterecek.
Özetle, yasal bir seçim yapılmadan, kanunlara aykırı olarak belirlenen bir karara Türkmenler, Kürtler ve Araplar ortak bir şekilde itiraz etmektedir.
KYB ve İran ise erkenden zafer ilan ederek, Türkmenleri, Kürtleri ve Arapları dışlamayı kutlamaktadır.
Sonuç her ne olursa olsun, değişmeyen tek gerçek var:
O da Kerkük Türk'tür, Türk kalacaktır!”