“Her millet hak ettiği hükümete ve hak ettiği yöneticilere sahiptir. Ya diktatörler ile yönetilirler, ya da bilinçlenen toplum kendi kendini yönetir”.

   Toplum da her alanda ki birey kendi görevini yapmada azimli olmalıdır. Bilgisini düşüncesini geliştirerek hiç yılmadan hayata geçirmeye çaba sarfetmelidir. Yaradılış sebebi de budur. Kendine ve insanlığa faydalı işlerle meşgul olan insan kendini ve geleceğini de kurtarmış olur.

   Yaşadığımız toplumda Kendi alanımızdaki rahatsızlıkların tespitini yaparak işe başlayalım. Toplumla içli dışlı olan mesleklere büyük sorumluluk düştü diye diğer insanlar kendini kurtaramaz. Meslek guruplarının başında; öğretmenler, din görevlileri, sağlıkçılar, güvenlik görevlileri, mimar ve mühendislerimiz, Kolluk kuvvetleri, Ziraatçılar, besicilikle uğraşanlar, Esnaflar, Memurlar, Her türlü kamu görevlileri, sanatçılar, aile büyükleri, evde yaşayan fertler, binalardaki her türlü yöneticiler. Siz de konumunuza göre ekleme yapabilirsiniz. Herkes işini tam ve doğru yapmalı, kendi emsaline de iyi ve doğru örnek olmalı.

   Siyasi alanda hizmet etmeyi düşünecekler de çok okumalı araştırmalı ve sorumluluğunu bilerek talip olmalıdırlar. Yani, “Bir kere sandığa giden siyasetçi olduğunu sanmamalı”. Siyasetçileri seçenler de doğru seçmen olabilme yolunda kendilerini yetiştirmelidirler. Sandığa gidip oy vermek seçmenlik görevini layıkı ile yerine getirmiş sayılamaz. Verdiği oyun çok büyük vebali olduğunu aklından hiç çıkarmamalı.

   Siyasilerce atananlar da atanmak istedikleri alanlarla ilgili kendilerini yetiştirmeli ve sonra talip olmalı. Vereceği her kararın kendine de geleceğine de etkili olacağını  aklından çıkarmamalı.

   Anne babalar sizler geleceğinizin mimarlarını onlara süslü giysiler oyuncaklar alarak görevlerinizi yapmış sayılamazsınız, onlar sizin geleceğiniz ise geleceğinizi süsleme ile değil de akıl ile inşa etmelisiniz. Bu konuda ehil görevlilerden yardım almalısınız.

   Toplumun sağlığı da eğitimi ve güvenliği kadar önemlidir. Sağlıklı insan yarınlarına daha güvenli bakar.

   Can mal güvenliği sağlık kadar önemlidir. Bu alandaki insanlara da büyük özveri düşer. Asker ülkemizi dışarıdan gelecek tehlikelere karşı korurken içeride ki kargaşaya sessiz kalamaz. Polisimiz ve zabıta görevlilerimiz kendi can ve mal güvenliği gibi her vatandaşın da güvenliğini korumanın önemini kavramalı ve göreve talip olmalı. Tarım ve hayvancılığımızın mimarları da kendisine ve toplumuna çalışmayı bilmeli. Çünkü kendisi de bu toplum içindedir.

   Şehirlerimizden evlerimizden sorumlu mimar ve mühendislerimiz kendi yaşadıkları şehirleri ve evleri nasıl olması gerektiğini inanıyorsa öyle düşünmeli uygulamalı. Her görevli; Kimden emir alıyorsa ona çalışır

   Din görevlileri görevlerini tam yapıyorlar mı.

Öğretmenler.

   Kamuda çalışan yani merkezi bütçeden geçimini sağlayan her kademedeki vatandaşlarımız. Evlerine çocuklarının ihtiyaçlarını gidermek için  götürdükleri her türlü ihtiyaçlarını hak etmeliler.

   Ülkenin bayrağı altında ve sınırı içinde yaşayan vatandaşlar vatandaşlık bilincine sahip olmalılar.

   Gün 24 saat. Bu konuları günlük düşünmeye okumaya ayıracak vaktimiz ne kadar.

   “Hayatın asalakları değil, yıkıcıları değil, KURUCULARI olunuz”.

   Bunu bilmek yetmez. Hatırlamak güçlü bir şekilde hatırlamak gerekir. Hayat kuruculuğu görevinin gerekli olduğunu bilmeli, sevincini duymalı. Kişi romatizmadan ya da başka bir hastalıktan rahatsızsa, ilaç sürerek ovarak geçecek bir hastalıksa, ilaç sürülüp geçiştirilmez. İlaç sürülüp uzun süre pek çok kez ovuşturulur. İlaç etkisini gösterene kadar sürülür ve ovuşturulur. Düşüncelerde böyledir. Bir söylenip bırakılması halihde etkisi olmaz. Defalarca söylenmeli tekrarlanmalıdır. Ben her fikrimi düşüncemi  hiç usanmadan yılmadan tekrarlarım.

   Türk gibi düşünüp, Türk gibi yaşayacağımız günler için seferberlik.

TAVSİYE KİTAP: Beyaz Zambaklar Ülkesinde,  Grigory PETROV