Bu aralar hızlıca değişen siyaset gündemi kafaları karıştırmakla birlikte yapılan söylem ve eylemlerle neyin amaçlandığı sorusunu akıllara getiriyor.
İktidarı muhalefetiyle bir savrulma yaşandığı çok açık ama neden?
Yeni bir açılım mı geliyor sorusuna yanıtlar ararken, kayyumlarla ters köşe yapan iktidar, muhalefetin çiçeği burnunda müstakbel cumhurbaşkanı adaylarını da hedefe koyarak, rakiplerini köşeye sıkıştırmış gibi görünüyor.
İlginç olan ise, muhalefet cephesinde yaşanan kaosun, iktidar içerisinde de kırılmalara neden olduğu algısının zihinlere zerk edilmesi.
Mümkün olabilir mi? Sanmam.
Her ne kadar Devlet Bey'in bir gazeteciye verdiği cevap üzerinden, iki lider arasında soğuk rüzgarlar mı esiyor senaryoları havada uçuşsa da, ittifak biter yol arkadaşlığı devam eder.
Çünkü Ak Parti - MHP İttifakı semboliktir. Tıpkı Millet ittifakı gibi. Devlet Bey - Erdoğan işbirliği ise mecburidir.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin mimarı olan bu iki liderin ayrılması, sistemin ortadan kalkması anlamına gelir.
Mevcut sistemin devam edebilmesi için, dağılan millet ittifakı cephesinin tekrar dizayn edilmesi gerekir.
Muhalif cephenin dağınıklığı hükümetin işine yarar, neden böyle birşey yapsınlar dediğinizi duyar gibiyim.
Son kullanma tarihi geçmiş hükümetin değişmesi karşılığında Erdoğan'ın, yeniden adaylığını oy birliği ile kabul etmek için diyebiliriz.
Özgür Özel'in, Erdoğan'ın sandıkta kaybederek gitsin ifadesi ile Devlet Bey'in Erdoğan tekrar aday olsun söylemlerindeki uyumdan çıkardığım sonuç budur.
Aralıkta yapılacak Ak Parti kongresinde Erdoğan, Ak Parti genel başkanlığını bırakır yerine X bir ismi getirirse, Devlet Bey'in erken / BASKIN seçim çıkışıyla, partili Cumhurbaşkanı olan Erdoğan'ın partisiz/bağımsız Cumhurbaşkanı adayı olarak sahneye çıkacağını düşünüyorum.
Burada amaç, zaten ayak bağı olarak gördüğü Ak parti bagajından kurtulmak ve Erdoğan iyi de etrafındakiler kötü diyen seçmeninin son bir defa şans vermesini sağlamak olacaktır.
Zaten Ak Partiye değil Erdoğan'a oy veren seçmen daha önce olduğu gibi, seni Abdülhamit'in yalnızlığına terketmeyeceğiz mottosuyla liderlerine sadakatini göstermekte bir beis görmeyebilirler.
Muhalefet cephesinde ise Ekrem ve Mansur üzerinden yapılan tartışmalar, Chp'nin bölünmesine neden olurken, 3 adaylı Cumhurbaşkanlığı seçiminin de önünü açacaktır. Mansur ve Ekrem arasında bölünen Chp seçmenini diğer parti seçmenlerinin desteği kazandırır mı bilmem ama, Devlet Bey ve Erdoğan ikilisinin stratejik hamleleri ile her zaman bir adım önde oldukları su götürmez bir gerçektir.
Özgür Özel'in sorgulanan liderliği ve Ak partiyle uyumlu siyasetinin üstüne, Ekrem mi Mansur mu aday olacak polemiğinin sonuçları, Chp'nin karpuz gibi ikiye bölüneceğinin ilamıdır.
Bu gidişatı Özgür Özel in engelleyemeyeceği ortadayken, iktidar olma karşılığında Cumhurbaşkanlığı yarışından vazgeçilmiş olabilir.
Sanırım Özgür Özel'in başbakan olma hayalleri, Mansur veya Ekrem'in Cumhurbaşkanı olma ihtimalinden daha fazla önem arz ediyor.
Özgür Özel'in rahat tavırlarını Devlet Bey'in, Erdoğan'ın adaylığı konusunda ısrarını bu denkleme bağlıyorum.
Elbette yanılıyorda olabilirim.
Zaman gösterecek.