Yaşadıklarımız dün de vardı da biz mi duymuyorduk, yoksa birdenbire fazlalaştı da ondan mı şaşırıyoruz bilemedim.
Türkiye’nin gözü önünde onlarca suç kaydı olan uyuşturucu müptelası şahıs, kadın polisimizi şehit ediyor, Ordu’da yine onlarca suç kaydı olan yine bir uyuşturucu müptelası şahıs, astsubayımızı şehit ediyor, bunlar yetmiyormuş gibi Fenerbahçe’nin ve Milli takımın eski futbolcusu Serhat Akın, İstanbul’un göbeğinde güvenli bölge sayılacak bir yerde silahlı saldırıya uğruyor.
Bu olaylar, güvenlik kuvvetlerinin başına geldiği için veya kamuoyunun tanıdığı şahısların başına geldiği için gündemde kalıyor. Ya diğer olaylar?
Her gün motorlarıyla sağı solu kurşunlayanların olayları ,artık sıradanlaştığı için basında dahi yer almıyor.
Uyuşturucu müptelası kişilerin kullanıldığı organizasyonların bu derece güçlenmesi devleti rahatsız etmiyor mu?
Fotoğrafı daha büyük görmemiz lazım değil mi?
Bir yandan uyuşturucu kullanımının artması, uyuşturucudan elde edilen sermayenin Türkiye’nin siyasi, ekonomik dengelerini değiştirecek seviyeye gelmesi ülkeyi yönetenlerin hala dikkatini çekmiyor mu?
Devlet, varlığı ile güven vermiyorsa, devletin adalet sistemi çalışmıyor ve adalet sisteminin çalışmadığı, bizzat adalet sistemi içinde yer alan hâkim ve savcılar tarafından ifade ediliyorsa, milletin devlete ve devletin adalet sistemine güveni kalır mı?
Unuttuğumuz, devletler ekonomik krizlerle batmaz. Devletler, adalet mekanizması çöktüğü zaman batar.
Devlet millet içindir. Millet devletten koptuğu zaman devleti var etmek mümkün değildir.
Cumhuriyet tarihinin en güzel eserlerinin verildiği bu yıllarda, adaletin yerle bir edilmesi, yapılan tüm güzellikleri görülmez hale getirir.
Türkiye’nin kardeş ülkelere örnek olması için vatandaşına da adil olması zorunlu. İçeride adil olmayan anlayışın, diğer ülkelere yaptırımı olması mümkün değildir.
Türkiye’yi yönetenlerin sorumluluğu, Türkiye’nin sınırlarını aşar.
Tüm Türk dünyası ekonomik, sosyal, kültürel olarak Türkiye’ye bakarken, rol model olarak Türkiye’yi alırken, tüm mazlum milletler umutlarını Türkiye’ye çevirmişken, ülke içindeki adaletsizliğin oluşturacağı sonuçlar, ülke dışında da kötü etkilerin oluşmasına zemin hazırlayacak, telafisi olmayan tablolarla karşılaşmak kaderimiz olacaktır.
Hazreti Ali’nin buyurduğu gibi: Devletin dini adalettir!
Adaletsiz bir ortamda, kaos ve anarşi yakındır.
Türk milletinin binlerce yıllık yaşanmışlığı göz ardı edilmemeli.
Suçlular, makamları ve mevkileri ne olursa olsun cezalandırılmalı, uzun süren davalar hızla sonuçlandırılmalı, verilen kararlar milletin vicdanını yaralamamalı. Milletin adalete olan güveni tam ve sağlam olmalıdır.
Huzurlu ve güvenli günlerin temennisiyle…