Türkiye’de on yıllardır değişik adlar altında yapılan ve son olarak da “ Orta Vadeli Plan” (OVP) olarak ifade edilen planlar mevcut.
İstinasız bu planların hepsinde kısa ya da kapsamlı olarak “Yapısal Reformlar” yer almaktadır.
Yapısal reform, bir sistemin daha verimli çalışabilmesi ve şoklara karşı daha dayanıklı hale getirilebilmesi için o sistemin yeniden yapılandırılması olarak tanımlanabilir.(1)
Yapısal reformları ana başlıklar itibariyle siyasal/sosyal reformlar ve
ekonomik reformlar olarak sınıflandırabiliriz.
Siyasal/Sosyal reformlar; hukuk sistemi, adalet mekanizması ,eğitim sistemi ana başlıkları ile ifade edilebilir.
Her biri için alt başlıkların olduğu hususu tartışmasızdır.
Ekonomik reformlar ise bütün planlarda en geniş bölüm olarak yer almaktadır.
Bunun için de öncelikle Türkiye ekonomisinin “ Temel Göstergeleri” nedir sorusu öne çıkmaktadır.
Temel Göstergeler ana başlıklar itibariyle aşağıdaki gibidir. (2)
- Milli Gelir
- Üretim
- Sabit Sermaye Yatırımları
- Dış Ticaret ve Ödemeler Dengesi
- Kamu Finansmanı
- Para, Banka ve Sermaye Piyasası
- Fiyatlar
- İstihdam ve Ücretler
Yukarıda ifade ettiğimiz Siyasal/Sosyal reformalar yazımızın başlığında olduğu gibi olmazsa olmazdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. Yılını 2023 yılında Türk Milleti olarak büyük bir coşku ile kutladık.
Türkiye 1923’den bu yana dünyadaki diğer ülkeler ile birçok siyasal, askeri, sosyal kültürel ve ekonomik paktlar içinde yer almıştır ve almaya devam etmektedir.
Avrupa Birliği (AB) ile ilgili süreç ise bir dargın bir barışık kıvamında devam etmektedir.
Bütün bunlar dikkate alındığında Türkiye Cumhuriyeti G20 ülkeleri içinde yer alan, OECD üyesi ve bağımsızlıklarını kazanmış diğer Türk Devletleri ile iş birliğini her geçen gün arttıran bir ülke konumundadır. Bu konumda iç hukukla birlikte uluslararası hukuku da gündeme gelmektedir.
Bir örnek verecek olursak Türkiye bir süredir yer aldığı “Gri Bölgeler” den çıkabilmek için bir süreç yaşamıştır. Gri Bölgelerden çıkmak tek başına yeterli değildir. Türkiye’ye sermaye piyasası araçları ve/veya doğrudan yatırımcı olarak gelecekler; uygulanan politikaların sürekliliğini izleyeceklerdir.
Ekonomi yönetiminin “Heterodoks” yaklaşımını sürdürme kararlığı ve yönetim kadrolarındaki süreklilik önemlidir. Türkiye şu anda bu süreci yaşamaktadır.
Evet! Tekraren net olarak ifade etmek gerekiyor. Türkiye kısa bir süre önce yanlışlardan dönerek heterodoks uygulamalara başlamıştır. Ancak bu sürecin sadece TCMB para politikaları ile sürdürülmesi mümkün değildir. Bunun yansıra Maliye politikalarında da aynı kararlılığın gösterilmesi icap etmektedir. Maliye politikalarında öncelik kamu tasarrufları olmalıdır. Aksi taktirde yapılanlar boşa gider.
Türkiye OVP benzeri planlamalar yerine 5 Yıllık Kalkınma Planları ve Sektörel Planlar yapmalıdır.
Yapısal reformların olmazsa olmaz gerçekleştirilmesi ile devlete güven yeniden tesis edilmelidir. “Devlete Güven” şeffaflık ve denetlenebilir olmak ile sağlanır. Aksi taktirde ne yabancı ne de yerli yatırımcı doğrudan yatırım yapmaz.
Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır.(MUSTAFA KEMAL ATATÜRK)
Yapısal Reformlar El Kitabı/Dr. Mahfi Eğilmez
Temel Ekonomik Göstergeler/Türkiye Cumhuriyeti Strateji ve Bütçe Başkanlığı