Yazımızın başında bir gerçeği net bir şekilde yazalım.
1980 Anayasasını ABD emperyalist gücü ve yerli işbirlikçi uşakları birlikte yazdılar.
Halkımız da %92.5 kabul oyu ile onayladı.
Bu %92,5 oy veren vatandaşlarımız oyladıkları yeni anayasayı ne okudular ve ne de içinde ne yazdığı ile ilgilendiler.
1960 cunta darbesi sonrası yapılan 60 anayasasını da yine ABD ve yerli işbirlikçi uşakları birlikte yazdılar ve halka onaylattılar.
Türkiye’de ister yeni anayasa ve isterse anayasa değişiklikleri olsun hemen hepsi en başta ABD olmak üzere emperyal güçlerin Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerine yaptıkları baskılar sonucu şekillenmiş ve yapılmıştır.
Emperyal güçlerin sömürgecilikte “süreklilik” ilkesi gereği, Türkiye’nin, gelişen yeni dünya şartlarına göre ve kendilerinin yeni hedefleri doğrultusunda önce anayasa değişiklileri ile ilk adımlarını atarlar ve işe buradan başlarlar.
1876 yılından beri tüm anayasa değişiklikleri “sömürgeci batının” baskısı ve yeni sömürü hedefleri için yapılmıştır.
Sadece 1925-1938 yılları arasında Atatürk’ün yönetiminde emperyal batı Türkiye Cumhuriyetine hiçbir konuda baskı kuramamış ve sömürgeci hedefleri için kanuni düzenlemeler yaptıramamıştır.
Yalnız anayasa değişiklikleri mi?
Derviş yasalarını hatırlayın.
15 günde 15 kanun ve bunları gerçekleştirmek için mecliste “emredersin komutanım” modunda hummalı çalışmalar.
Ne çabuk unuttuk !
Ne için Derviş kanunları adı ile 15 günde 15 kanun değişikliği yapıldı ?
Borç para alabilmek, batan ekonomiye nefes aladırmak için.
Derviş bu şantajı açıkça söylemedi mi?
Biraz arşiv karıştıran bu emperyal tezgahı hemen görür.
Gelelim yeni anayasa talep ve tartışmalarına?
Bügün toplumun hangi kesimi ya da kimler anayasa değişikliği istiyor?
Halkımız “-bu anayasa değişikliği ne zaman olacak “ diye telaş içinde mi?
Emekliler, emekçiler, memurlar, esnaf, çiftçi beyaz yakalı, mavi yakalı vs. hangisi yeni anayasa ihtiyacında?
Halkın ilgilenmediği partilerin istediği anayasa değişikliklerinin gerekçeleri ve gerçek sebebi ne?
AK Partinin hedefi, iktidarının devamı için ekonominin ihtiyacı olan sıcak paraya ulaşmak.
Aynı zamanda ümmetçi siyasetin önünde engel gördüğü Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş değerlerinde gedik açma ve Türkiyelilik parantezinde yeni bir “devlet” yapılanmasının adımlarını atmak.
Parayı verecek emperyal güçlerin hedefi ile AK Partinin hedefinin örtüşmesi sizi şaşırtmasın.
İktidara gelişlerindeki ABD ve AB desteğinin gerçek sebebi neydi hatırlamak yeter.
CHP’nin anayasa değişiklik talebinin temelinde özgürlükler ve yerel yönetimlerin güçlenmesi gibi talepler var. Türkiye vatandaşlığı tanımına itirazları yok.
Kürt seçmene sempatik gelecek her adıma açıklar. Zaten AB müktesebatına tam bağlılık açıklamasını ger fırsatta yapmayı bir marifet sanıyorlar.
DEM’i söylemeye gerek yok.
Onların yeni anayasadan beklentileri belli.
Önce federasyon sonra bağımsızlık yollarını döşeyecek adımların yeni anayasada atılması için ABD-AB güçleri ile işbirliği içinde çalışmak.
MHP ise diğerlerinin aksine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini sağlamlaştıracak ve kuvvetler ayrılığı ilkesi başta olmak üzere mevcut kanunlarla yeni sistemin uyum sağlanması için anayasayadan güç alacak maddeleri koymak.
İYİ PARTİ’nin yeni yönetiminin ABD ve AB’ye karşı nasıl bir tutum alacağını ve emperyalizme karşı nasıl bir duruş sergileyeceğini ancak tahmin edebiliriz.
Sn. Dervişoğlu’nun ideolojik kimliği ve siyasi mücadelesi emperyalist, sosyalist ve islamcı siyaset çizgisi ile örtüşmeyeceği için yeni anayasada Türkiyelilik tanımı başta olmak üzere “emperyal” taleplere kapı açacak her adıma karşı olacağını tahmin etmek zor olmaz sanırım.
Sonuçta yeni anayasa ihtiyacı duyanlar her zaman olduğu gibi emperyalist işbirlikçisi Türkiyelilerdir.
Ve öyle görünüyor ki bu sömürgecilerin hedeflerine ve yerli işbirlikçilerine karşı olacaklarda Türk milleti tanımından asla vazgeçmeyecek olan vatanseverler yani Türkiyelilerin karşısında ki Türkler olacaktır.
Yeni anayasa talebini oluşturan yerli-yabancı lobiler hükümetin parasal sıkıntıyı aşması için eline bir elma şekeri verirken diğer yandan da Türk Milletinin kanıyla, teri ile 1923-1938 yılları arasında kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletine 1950-2024 yılları arasında tam 74 yıldır “ökse otu” gibi yapıştığı gövdesinde emperyalist hedefli son vurucu tahribatını yapmak için kollarını sıvamış durumda.
Emperyal sömürgeciliğin Türkiye üzerinden bölgedeki hakimiyetine devam etmesi için BOP projesinde ki sondan bir önceki adım Türkiye’de yeni anayasa değişikliğini gerçekleştirmektir.
Türkiyelilerin derin devleti ile Türklerin derin devleti yeni anayasa değişikliğinde en sert şekli ile karşı karşıya gelecektir.
Ya sömürgeciler ve yerli işbirlikçileri kazanacak ya da yüz yıl öncesinde olduğu gibi “ya istiklâl ya ölüm !” diyen Türk milliyetçileri.vatanseverler kazanacaktır.
Tartışmaya açılacak yeni anayasa maddeleri bir ortaya çıksın o zaman fotoğraf daha da netleşecektir.
Hakkı Şafak Ses