Cehalet, bağnazlık ve utanmazlık bir araya gelince işte böyle piç yani köksüz tanımlar ortaya çıkar ve söylenir olur.
Avrupa Parlementosu seçimlerinde aşırı sağ (!) büyük sıçrama yapmış ve başarılı olmuş !
Aşırı solculuk, aşırı liberallik, aşırı İslamcılık, aşırı muhafazakarlık , aşırı merkezcilik diye siyasi tanımlar var mı ve kullanılıyor mu?
Peki yoksa, kullanılmıyorsa sadece aşırı sağcılık (!) diye bir siyasi tanımı niçin devletin resmi televizyonu dahil bir çok medya unsuru ve yazar, çizer yorumcu ısrarla kullanmakta ?
Çünkü korkuyorlar !
Gerçek tanımı söyleyince Türk milletinin hızla uyanmasından ve kadavraya dönmüş, mevcut siyasi yapıların ve kadroların çöp olmaya aday olduğunu görüyorlar.
Aşırı sağ diyerek her milletin kendi varlığını korumak için “milliyetçi” yükselişini karalayarak toplum nezdinde “milliyetçiliğin” cüzzamlı gibi algılanmasını ve halkın “milliyetçiliğe” mesafeli kalmasını istiyorlar.
Aşırı sağ imiş !
Bir zamanlar İsmail Cem’in TRT genel müdürü olduğu dönemde Lübnan’da iç savaş çıkmıştı.
Bizim devlet televizyonu TRT, o zaman Tv olarak herkesin tek haber kaynağı idi.
Lübnan iç savaşında çatışan tarafların isimlerini şöyle koymuştu:
“Solcu müslümanlar ile sağcı hrıstiyanlar arasında bugün çıkan çatışmada 5 ölü 7 yaralı var…. “
Yıllarca süren Lübnan iç savaşı, müslümanlar ile hrıstiyanlar arasında olmasına rağmen bizim CHP iktidarındaki TRT ( Ecevit dönemi ), Müslümanlar ve Hrıstiyanlar arasındaki iç savaşta ısrarla solcu Müslümanlar ve sağcı Hrıstiyanlar tanımını kullandı.
Sağcı Müslümanlar (!) ile solcu Hrıstiyanlar (!) bu savaşta ne yaptı bir türlü öğrenemedik !
AB parlementosu için yapılan son seçimlerin sonuçları üzerine bizim TRT başta olmak üzere tüm medya “ aşırı sağ “ tanımına yapıştı.
Avrupa’da 1789’da “milliyetçiliğin” ilk ihtilalini yapan, dil ve ırk birliğine dayalı milletleşme sürecini başlatan Fransa’da son seçimlerde “aşırı sağ” kazanmış (!).
Milliyetçilik değil !
Milliyetçiler tanımı yerine niçin “aşırı sağ” tanımında ısrar ediyorlar ?
Çünkü sağcılık artık vıcık vıcık riya ve sahtekarlık anlamı ile gençler başta olmak üzere tüm toplum kesimlerinde iğrenilen bir çizgiye yuvarlanmış durumda.
Milliyetçilik ise son yılların yükselen fikri değeri.
Aşırı sağcılık yerine niçin aşırı milliyetçilik tanımını uydurup kullanmıyorlar ?
Aşırı milliyetçilik; aşırı vatanseverlik, aşırı fedakarlık, aşırı cesaret, aşırı milli birlikten yana olmak gibi doğru hasletleri hatırlatacağı için kullanmaktan korkuyorlar.
Liberalizm ve neo-liberalizmin çöküyor; Solculuk, sosyalizm ve kominizim zaten yerlerde sürünüyor, siyasal islam üzerinden dinci siyaset dağılmak üzere.
Hepsinin hikayesi bitti ve yeni bir hikaye yazacak güçleri yok.
Çünkü teori ve pratikleri aynı anda çöktü.
Küresel çetelerin ve Emperyalizmin karşısında her toplum ve millet kendini korumak, ABD-Küresel sermaye ittifakının milli devletlerin ellerine ve ayaklarına bağladığı zincirlerden kurtulmak istiyorlar.
Aşırı sağcılıkla (!) değil Milliyetçilikle !
Bakalım bu “aşırı sağcılık” tanımına
kim medyada dur diyecek ve gerçeği ifade edecek ?
Hakkı Şafak Ses